Serdar Bozdoğan

Serdar Bozdoğan

Başdanışman mı yoksa taş danışman mı?

Başdanışman mı yoksa taş danışman mı?

Cumhurbaşkanı fikir sahibi olmak için aldığı baş danışmanlardan bazıları destek yerine köstek alıyor. Başdanışman olarak yanında memurluk vazifesi verdikleri kişilerden bazıları dışarıda kendisini kraldan çok kralcı görürken hizmet sunduğu makama da fikir yâda teori değil taş taşıyor. Demek ki bunlar başdanışman değil taş danışman.

Kendi ürettikleri bir tez yokken dışarıdan ithal edilen bazı zararlı politika terimlerini faydalıymış gibi dile getirmeleri ve bunu yaparken isimlerinin başına da cumhurbaşkanı başdanışmanı ibaresi koydurulması halk tabanında cumhurbaşkanının da ayni düşüncede olduğu ve bunları danışmanlar aracılığı ile kendisi söylettiği gibi bir tez oluşuyor.

Bir kısım halk kitlesi hayır böyle değil dediklerin de; olur mu kardeşim farz et ki ben cumhurbaşkanıyım benim memurun olan bir danışman bana rağmen benden habersiz nasıl basında açıklama yapar, hemen kulağını çeker kapının önüne koyarım, memursa memurluğunu bilecek. Mahalle pazarı değil burası. Birisi çıkacak marul diyecek, diğeri maydanoz diyecek, aradan birisi de çıkacak hıyar diyecek, belki millete gerekli olan domatestir kim nereden bilecek. Hal böyle olursa millette seçimde ne diyecek. Millet artık hakikati görüyor, bu gibi hadiseleri artık duymak ve görmek istemiyor.

Cumhurbaşkanlığında başdanışman olan kişi kendisine verilen görev alanı dâhilinde süreci araştırır. Araştırmasını istişare ve inceleme ile geliştirir. Konunun uzmanları ile muhafaza yapar ve sonuç olarak ortaya çıkan tezi getirip amiri olan cumhurbaşkanlığı genelsekreterliği özel kalemine bırakır ve köşesine çekilir. Yabancı devlet başkanlarının ve temsilcilerinin dahi randevu ile görüşebildiği bir makam olan cumhurbaşkanlığı birkaç ne olduğu belirsiz kişi tarafından yıpratılmamalıdır.

Danışman kişi okuyan, araştıran, inceleyen, analiz eden, konuları süzgeçten geçiren ve mutlak suretle kaynak sunan bir tez üretimi ile mesul olmalıdır. Eline kitap almamış kitapsızın kalkıp ne verecek fikri ne de düşüncesi vardır.

Peki ne yapar bu eline kitap almamış kitapsız kişiler. Çukurambar’da, Bahçelievler'de vb. Muhtelif yerlerde cafelerde otlanıp demlenirken ithal olarak servis edilen fikir ve düşünceler ekseninde zehirlenmiş şuurları ile sadece dezenformasyon oluştururlar.

Sayın Cumhurbaşkanı yeni Türkiye yolunda emin adımlar ile ilerlemek istiyorsa baş danıştıkları ile taş danışmanları arasında ince bir süzgeç ile eleme yapması lazımdır.

Ve bu kişilere bir memurluk görevi verildiği hatırlatılıp kimse kendisini olduğundan yukarıda görüp kibir zehirlenmesine kapılmaması için uyarılmalıdır.

Bunlar arasında dosya takipçileri yapan var mı yok mu hassas bir şekilde araştırılmalıdır.

TV Programları, röportaj ve gazeteye verilen makaleler yasaklanmalıdır. Veya izne bağlanmalıdır. Eğer bu eylemleri gerçekleştirmek istiyorsa danışmanlık görevinden hemen anında men edilmelidir.

Ekranda cumhurbaşkanı bir konuşma yapıp sözcüsü bu konular hakkında açıklama yaparken bazı başdanışmanların tavırları direk cumhurbaşkanı açıklaması ile çelişki yaşamaya sevk etmektedir.

Bu kişiler bir iş yükünü hafifletmek için mi geldi yoksa farklı bir amaç pesindeler mi tespit edilmelidir.

Askeri strateji ve güvenlik politikasından hiç anlamayan ve hiç okuyup araştırmayan, okumaya zaman mı var diyerek kendisini yoğun birisi olarak göstermeye çalışan eski Türkiye artığı Yalçın Topçu haddi olmayarak artık NATO’dan çıkma vakti gelmiştir diyorsa milli savunma bakanlığı ne yapsın.

Yiğit Bulut’un saçlarını jöle fıçısından çıkartıp mankenlik yarışına girer gibi ekranda show yapıp daha sonra gazetelerde af gelmeli diyerek manşet atıyorsa adalet bakanlığı ne yapsın.

İlknur Çevik ekran karşısında yeniden bir çözüm süreci olabilir diyorsa içişleri ve dışişleri bakanlığı ne yapsın.

Sayın cumhurbaşkanının oturup bir değil iki defa düşünmesi lazımdır.

Unutulmamalıdır ki bir kaç kendini bilmezin hoyrat çıkışları ile şekil alan bir süreçte zarar gören evvela devlet sistemi olur. Sistemi sarsılan devlet yara alır, güç kaybeder. Güç kaybeden bir devlet ilerleyemeyip yerinde sayıklar ve gerileme sürecine girer. Buradan zarar gören millet olur. Ülke olur. Hal böyleyken muasır medeniyet sadece bir hayal olur.

Hâlbuki devlet işleri için kurumlar vardır. Bu kurumlardan sorumlu bakanlar vardır. Asıl sorunlar ile hemhal olup çözmesi için mücadele edecek olan bu kurumlar daha aktif ve daha pozitif bir şekilde işlevselliğe kavuşturulmalıdır.

Papağan görünümlü bir kaç karganın cazgırlığına itibar edilmemelidir. Bu kişiler de mutlak suretle araştırılmalıdır. Kiminle oturdukları, kiminle ve nerede demlendikleri, ne iş gördükleri devlet tarafından araştırılıp Cumhurbaşkanına sunulmalıdır. Sonrada gereği icra edilmelidir. Yakın çevrede yapılacak bir temizlik ile at izi ile it izinin karıştırılmaması garanti altına alınacaktır.

Seçime sayılı günler kala cumhurbaşkanının başdanışmanlarına bir ihtar çekmesi ve kesin uyulması gereken konular hususunda uyarması lazımdır. Cumhurbaşkanı aynı zamanda iktidar partisinin genel başkanıdır. İhtiyaç mukabilinde bir konu varsa bu süreçte araştırma ve incelemeyi yapacak yer parti merkezi ve genel başkanın görevlendirdiği parti danışmanlarıdır. Cumhurbaşkanlığı başdanışmanları değildir. Gaziantep milletvekili Şamil Tayyar'ın basında yaptığı açıklamaları da göz önüne aldığımızda Cumhurbaşkanı etrafına örülen örümcek ağının hangi süzgeçte yer aldığı da az çok belli olmaktadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Serdar Bozdoğan Arşivi