Bahattin Demiray

Bahattin Demiray

Cebeli Nur Dağı

Cebeli Nur Dağı

Mekke’nin yaklaşık 5 km kuzeyinde. Mekke'den Mina'ya giden yolun yakınında bulunan Yüksekliği  621 metre ve sevgili peygamber efendimizin evine yaklaşık 1 km olan, bir yüzü tümsek, diğer yüzü uçurum şeklinde, karşıdan bakanlara rükuya eğilmiş gibi görünen, eskiden tırmanması zor, tırmanırken ayağınızın altındaki taşların yuvarlandığı, kayanlardan, düşenlerin,yaralandığı, Şimdi, korkuluklar takılmış zorlu bir yolu var. Dağın zirvesinde aşağı inilerek hira nur mağarasına varılmaktadır

Hacı adayları ve umreciler günün her saati yaptığı ziyaret gün batarken ve gece manzara pek güzel. Zorlu bir tırmanıştan sonra zirvedeki, ilk vahye mazhar olan cebeli nur, iki tarafı açık bir boşluğu olan Kabeyi gören çıkış tarafı uçurum bir insanın ayakta durabileceği kadar yükseklikte ve yatabileceği kadar uzunlukta, namaza duracak ve secdeye kapanacak kadar derin. Birkaç kayanın üst üste gelmesi ile teşekkül etmiş. Hacı adayları ve umreciler günün her saati çıkabiliyorlar. Sevgili peygamber efendimiz (s.a.v )taşlara sinmiş mübarek kokusunun ciğerlerimizde hissedildiği, dualar ve gözyaşları ile iki rekat namaz kılmanın da sevinci ve feyzi anlatılmaz ancak yaşanır.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) kendisine peygamberlik gelmeden önce de putperestlikten nefret ederdi.40 yaşında rüyaları görmeye başlayınca yalnız kalmak istiyor ve Hira´daki mağaraya gelerek tefekküre dalıyor, yaşlı gözleriyle Beytullah’ı (Allah'ın evi; Kabeyi) seyrediyordu.

Bugün bile merdivenlerle bile çıkılması zor olan dağın tepesine, her gidişinde sevgili eşi, yiyecek, giysi, su gibi çeşitli ihtiyaçlarını hiç tereddütsüz bir şekilde şikâyet etmeden acun denilen yere getiriyor ve bazı zamanlarda beraberinde tefekküre daldığı mağaraya götürüyordu. Hz. Hatice annemiz burada tefekkür amaçlı bulunuşuna destek olup, moral vererek, düşüncesinin doğruluğunu bildiriyordu. Peygamber Efendimizde günlerce tefekküre dalar, Bundan büyük bir zevk alır, manevi teselli bulurdu.

Cebel-i Nûr ve onun üzerinde bulunan Hıra mağarası, insanlara ilim ve medeniyet yolunu gösteren 610 yılı Ramazan ayı içinde kadir gecesinde Cebrail as. ufku kaplamış ve bir taht üzerinde oturmuş halde asli sureti ile gelip vücudunu sararak sıkıp “-Oku” dedi. O: “-Ben okuma bilmem” cevabını verdi. Melek O’nu tuttu ve tekrar;"-Oku” dedi O yine: “-Ben okuma bilmem” diye cevap verdi. O gerçekten okuma bilmiyordu. Melek yine onu tuttu, ezercesine sıktı ve bıraktı;“-Oku” dedi. Bu kez Peygamberimiz: “-Ne okuyayım diye cevap verdi.” Cebrail o zaman: "Yaratan Rabbinin adıyla oku. O, insanı alâkdan (kan pıhtısından) yarattı. Oku, Rabbın en büyük kerem sahibidir. O, (insana) kalemle (yazmayı) öğretti. İnsana bilmediğini öğretti." (el-Alâk, 96/1-5) ayetleri burada inmiş Cebrail as. ilk beş ayetini okuduktan sonra  peygamberlikle müjdelemiştir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) ayetleri heyecanlı bir şekilde tekrarlayarak evine geldi. Hazreti Hatice’den üzerini örtmesini istedi. Rahatlayıp sakinleşince yaşadığı olayı eşine anlattı. Hz. Hatice  ra. ona: "“Korkma! diyerek onu sakinleştirdi. Çünkü sen akrabanı gözetirsin. Fakirlere ve muhtaçlara yardım eder, misafire ikram edersin. Doğru konuşur, her zaman eli açık ve cömert idin iyilik yapardın; Vallahi Allah seni yalnız bırakmaz. Şüphesiz ki Allah, seni şeytanın aldatmalarına uğratmayacaktır."

Hazreti Hatice, eşinin peygamberliğine hemen inanmış, Allah cc. ona ne geldiyse hepsini tasdik etmiş ve her işinde ona yardımcı olmuştur. O sırada henüz on yaşında olan Hz. Ali r.a. da ilk inananlara katılmıştır. Yine sevgili Peygamberimiz (s.a.v)'in yakın arkadaşı Hz. Ebubekir Sıddık r.a. ve Hz. Zeyd bin Harise r.a. evlatlığı da ev halkı dışından ona ilk inananlardandır. Selam ve duayla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bahattin Demiray Arşivi