Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 'Doğu Akdeniz' mesajı!

Yunanistan dönüşü gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Doğu Akdeniz için net mesajlar verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 'Doğu Akdeniz' mesajı!
Yayınlanma:

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan ziyaretinde Miçotakis ile görüştü ve dostluk mesajları verdi. Türkiye ve Yunanistan arasında ‘Atina Bildirgesi’ de imzalandı.

Yunanistan dönüşü önemli açıklamalarda bulunan Erdoğan, Netanyahu'nun Gazze katili olduğunu belirterek birlikte ilerleyen tüm siyasilerin 'yargınlanması' gerektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Doğu Akdeniz'de kapsayıcı, adil bir paylaşımın mümkün olduğunu ifade etti.

MİÇOTAKİS'İ ANKARA'YA DAVET ETTİ

Erdoğan'ın açıklamaları şu şekilde:

Başbakan Miçotakis ile dostane ilişkiler ve iyi komşuluk hakkında, Atina Bildirgesi'ni imzaladım. Böylece ikili ilişkilerimizi geliştirme irademizi en üst düzeyde karşılıklı teyit etmiş olduk. İki ülke, üçüncü tarafların müdahalesine ihtiyaç duymadan sorunlarını suhuletle çözebilecek birikime, tecrübeye ve iradeye fazlasıyla sahiptir. Bunu teminen, üst düzey diyaloğumuzun devamının büyük önem taşıdığı kanaatindeyim. Dostum Miçotakis'i müteakip konsey toplantısı için Ankara'ya davet ettim. Ziyaretim sırasında, Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu üyelerini de kabul ettim. Soydaşlarımızla hasbihal ederek sorunlarını dinledim. Uluslararası anlaşmalar kaynaklı azınlık haklarından tam manasıyla yararlanmaları konusundaki desteğimizi kendilerine bir kez daha ifade ettim. Gayet olumlu bir atmosferde geçen ziyaretimin Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde yeni bir sayfa açacağına inanıyorum. Görüşmelerimizin ve aldığımız kararların iş birliğimizin geleceği açısından hayırlara vesile olmasını diliyorum.

"DOĞU AKDENİZ'DE KAPSAYICI, ADİL BİR PAYLAŞIM MÜMKÜNDÜR"

Bu iş birliğini sadece enerji alanında değil nükleer enerji dahil tüm alanlarda geliştirmenin, genişletmenin gayreti içindeyiz. Mesela bizim Sinop'ta inşa edilecek nükleer santralimizin enerjisinden Yunanistan'a da imkan tanıyabiliriz. Biliyorsunuz biz Ataşehir'de bir enerji habı yapalım dedik. Oradaki kulelerden bir tanesini sadece bu enerji dağıtım imkanlarını seferber ettiğimiz bir hale getirelim istiyoruz. Biliyorsunuz Trakya'da Rusya'dan gelecek doğal gaz ile oradan Balkanlar'a ve Avrupa'ya gaz temininde bir merkez olma kararımız mevcut. Bu konuda da Rusya Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin ile mutabık kaldık. Doğu Akdeniz'deki gerginlikler en çok bölgenin önemli ülkeleri olan Türkiye ve Yunanistan'ı olumsuz etkiler. Bu nedenle biz buradan ne gibi imkanlar elde ederiz, ülkelerimizin yararına ne gibi olanaklar oluştururuz bunun hesabı, gayreti içerisinde olmamız lazım. Bu konuya Sayın Miçotakis'in olumlu yaklaştığını söyleyebilirim. Temennimiz odur ki; biz bardağın dolu tarafıyla ilgilenelim, boş tarafıyla ilgilenmeyelim. Bölgemizin doğal zenginliklerinin hakça paylaşımı noktasındaki tutumumuz başından beri aynı. Kimsenin hakkında hukukunda gözümüz olmadığı gibi, haklarımızı da kimseye çiğnetmeme irademiz sağlamdır. Kaldı ki Doğu Akdeniz'de kapsayıcı, adil bir paylaşım mümkündür. Yeter ki bunu sağlayacak zemini inşa edip, doğru yol haritaları oluşturalım ve provokasyonlara fırsat vermeyelim. Düzenlenmesini önerdiğimiz bu konferans işte o zeminin oluşturulması için doğru bir yaklaşım olacaktır.

"YUNANİSTAN'IN SAVUNMA SANAYİİNDE BİZİM GİBİ ÜRETİMİ SÖZ KONUSU DEĞİL"

Şunu göğsümü gere gere söyleyebilirim ki, biz şu anda 85-86 milyon nüfusuyla, 780 bin kilometrekare yüzölçümüne sahip bir ülke olarak savunma harcamalarımıza Yunanistan'la mukayese edilmeyecek düzeyde dikkat ediyoruz. Yunanistan, bu alanda bizden çok çok farklı harcamalar yapıyor. Bu savunma harcamalarında Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere bazı ülkelerin ciddi destekleri var. Bu rakamlar bize daha önce hep gelmiştir, takip etmişizdir. Mesela Ege Denizi üzerinde Türkiye ve Yunanistan'ın it dalaşları konusunda "Biz artık bu sayfayı kapatalım, bitirelim bu işi" dedik. Bunları Sayın Miçotakis'e de, ondan önce görev yapan Başbakanlara da hep söyledik. Biz dostluğa ağırlık verelim istiyoruz. Dost kazanmanın gayreti içerisindeyiz. Yunanistan'ın savunma sanayiinde bizim gibi üretimi söz konusu değil. Biz bu alanda artık ihtiyacımızı büyük oranda karşılayan düzeyde üretimi yapar hale geldik. Bu nedenle Türkiye'nin silah alımlarına yönelik harcamaları, Yunanistan'la mukayese edilmeyecek düzeyde düşüktür. Kendi savunma sanayi harcamalarını üreten ve maliyetleri de çok çok düşürmüş bir ülke konumundayız. Şimdilik bir F-16 üretmiyoruz ama onların da tamirini ve bakımını yapar durumdayız. Baykar'ın ürettiği insansız hava araçları, İHA, SİHA, Akıncı TİHA, şimdi de malum onların da bir üst segmenti Kızılelma bir yanda duruyor. Diğer yanda TUSAŞ'ın ürettiği ANKA'lar bulunuyor. Milli muharip uçağımız KAAN ile çok farklı bir adım daha atacağız. Bunlar Türkiye'nin savunma sanayiindeki maliyetlerini düşürdü. Yunanistan'ın böyle bir imkanı yok. Onlar sadece dış destekle yürüyorlar ve dışarıdan aldıkları bu destekler de yeni bir maliyet muhasebesi yapma imkanını onlara veriyor.

"FİLİSTİN'İN KAZANMASI DEMEK DÜNYA BARIŞININ KAZANMASI DEMEKTİR"

Ben, bugün Miçotakis'e "sizi Filistin'in yanında görmek isterdik" dedim. "Keşke çekimser olanların arasında kalmasaydınız, siz de bu 121 ülkenin yanında yer alsaydınız" dedim. Bizim görevimiz doğruyu hatırlatmak. Bir su damlasının mermeri delebilmesi için aynı noktaya defalarca düşmesi gerekir. Tıpkı o su damlaları gibi nihai hedefe bu hususları bir kez hatırlatmakla ulaşmak mümkün olmuyor. Şimdi biz de aynı noktaya ikazlarımızı, uyarılarımızı yapacağız ki, inşallah neticeyi alalım. Ben birçok ülkenin Gazze'deki insanlık suçlarının karşısında konumlanmaya devam edeceği düşüncesindeyim. Bunu bazı ülkelerde meydanlardan yükselen seslerin sağlamaya başladığını görüyoruz. Bazı ülkeler de gerek uluslararası hukukun korunmasına yönelik inançları, gerek insan hakları konusundaki hassasiyetleri, gerekse nükleer tehditlerin azaltılmasına dair düşünceleri nedeniyle gecikmeli de olsa tarihin doğru tarafında durmaya öyle ya da böyle mecbur kalacaklardır. Bu nedenle her defasında Filistin'in kazanacağına inancımız tamdır. Filistin'in kazanması demek dünya barışının kazanması, insan haklarına bağlılığın yeniden tesisi demektir. İşlevsiz bir küresel sistem istemiyorsak, delik deşik bir uluslararası hukuk istemiyorsak Filistin'in kazanmasına destek olmalıyız. Yoksa güçlünün ve zalimin hukuku egemen olur ki, bu tüm dünya için bir felaket demektir.

Kaynak:Anadolu Ajansı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.