Yamyam tavuk diye bir şey yoktur

Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Mustafa Uludağ, son zamanlarda gündemden düşmeyen yamyam tavuk olayına açıklık getirdi.

Yamyam tavuk diye bir şey yoktur
Yayınlanma:
Güncelleme:

RÖPORTAJ: OĞUZ ACAR

Gazetemize açıklamalarda bulunan Dr. Uludağ, “Yamyam tavuk diye bir şey yoktur, proteinsiz kalan vatandaşlarımız, çöpe atılan yıllık 750 milyon dolarımız vardır” diye konuştu.

Sayın Uludağ, sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

-Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Mezunuyum. Özel sektörde çok sayıda firmanın yem ve tavukçuluk ile ilgili hemen hemen her bölümünde çalıştım. Yaklaşık 28-30 yıllık meslek hayatımda çalışmadığım bir bölüm kalmadı. Selçuk Üniversitesi hayvan besleme ve beslenme hastalıklarıyla ilgili doktora yaptım. Bu işin hem akademik, hem de özel sektöründen gelmeyim. Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Yönetim Kurulu Üyesiyim.

-Son zamanlarda özellikle tavukçuluk ve rendelik ürünlerle ilgili yaşanan tartışmalar hakkında düşünceniz nelerdi?

-Ülkemizde tavukçuluk ve yem sektörü üzerine oynanan oyunlar var. Bu konuyla ilgili olarak bildiklerimizi kamuoyuyla paylaşmak istiyorum. İnsanlar bilinçli bir şekilde yumurtadan ve tavuk etinden uzaklaştırılmaktadır. Zaten nüfusun büyük bir bölümü dar gelirli, asgari ücretle geçiniyor. Kırmızı etin pahalı olmasından dolayı, minarel ve amino asit bakımından zengin olan tavuk ve yumurta tercih ediliyor. Bazı kurum ve şahıslar bilinçli olarak insanları bu gıda ürünlerinden uzaklaştırmaya çalışıyorlar.

-Bu müdahaleler yurt içi kaynaklı mı? yoksa yurtdışı kaynaklı mı?

-Hem yurt içi, hem yurt dışı olduğunu düşünüyorum. Medyayı bu kadar etkili kullanabiliyor olmaları, sadece yurt içi değil; yurt dışı kaynaklı da olduğunu gösteriyor. Bu benim şahsi fikrim. İnsanları bu kadar hayvansal proteinlerden uzak tutmak istemeleri sadece yurt içi kaynaklı olamaz. Çünkü tavuklarda bulunan amino asit, özellikle çocuklarda ve yaşlılarda çok az bir enzimle sindirilebilir. Yumurta sarısında bulunan bir madde yaşamın kaynağıdır. Bu kadar kıymetli bir gıdayı sektörden gelmeyen ve sektörü bilmeyen insanlar bu konuda çıkıp konuşuyor. İnsanların kafasını karıştırarak, gün gün bunları tüketimden uzaklaştırıyorlar.

Yakın zamanda yamyam tavuk çıkardılar. Bakanlık da bu konuyla ilgili olarak tavukların rendelik ürünlerinin tavuklarda kullanımını yasakladı.

-Yamyam tavuk derken ne kastediliyor?

-Etlik piliçlerden bahsediliyor. İki türlü tavukçuluk vardır. Biri yumurtacılık sektörüdür. Etleri olmaz, kaliteli yumurta için üretilirler. Diğeri ise et için üretilen, ıslah edilen tavukçuluktur. Daha fazla et tutmak ve ağırlık için üretilirler. İkisi farklı olsa da, tavukçuluk sektörünü oluşturuyor. Hayvan eti insanlar için ne kadar kıymetli ise tavuk eti de insanlar için o kadar kıymetlidir. ‘İşte nasıl bu kadar kısa sürede canlı ağırlığa kavuşuyorlar? Hormon var’ deniliyor. Bizde diyoruz ki, hormonu bize gösterin kanıtlayın... Böyle bir şey yok. Çünkü tavuk yemlerinde hormon kullanılmaz. Bu kara büyümesi tamamen ıslah edilme yoluyla canlı ağırlık kazancı en yüksek ırkların elde edilmiş olmasıdır. Ne hormon kullanılmıştır, ne de genetikleriyle oynanmıştır. Sadece birleştire bileştire en iyi verim nasıl elde edilir düşünceciyle ıslah edilmiştir. Aynı şekilde yumurtacılıkta da en iyi yumurta verimi için ıslah edilmişlerdir. Bunların hepsi bilimsel çalışma ve bilimsel gelişmedir. Hayvanın doğasında olmayan hiç bir şeyi veremeyiz. Yemezler...

GDO’luymuş diyorlar. GDO zaten doğada kendiliğinden olan bir şeydir. Bilim adamları sadece bu devreyi kısaltıyor.

HAYVANIN DOĞASINDA ZATEN VAR

Yamyam tavuk diyorlar. Cenabı Allah tavuğu zaten etçil de yaratmışlar. Tavuk neyi bulursa doğada onu yer. Otu, böceği, keneyi yer. Yanlış anlaşılmasın bunu yerken de ihtiyaç duyduğu amino asidi sağlar. Yani o böcek yiyince, sizde tavuk etinden böcek yemiyorsunuz. Hayvan kendi metobolizmasını proteinlere dönüştürerek o şekilde tüketiliyor. Tavuk doğa da birbirini yiyor. Cenabı Allah bunu böyle yaratmış. Kümeslere gidin. Bir tavuğun poposunda kılcal damarlarda küçük bir kanama olsun, tüm tavuklar oraya saldırıp o tavuğu kendi arkadaşlarını yerler.

Yamyam tavuk diye bir şey yoktur. Balıklarda bir birini yer. O zaman onları da yemeyelim. Cenabı Allah’ın yarattığı budur. Büyük balık küçük balığı yer, biz de büyük balığı yeriz. Doğanın kanunu budur. O zaman balıkta yamyam, bizde yamyamız.

-Rendelik ürünler nasıl bir aşamadan geçiyor.

-Biz diyoruz ki bu kadar kesilen etlik piliçlerin atık bölümleri rendelikten geçiyor. Rendelik ürünler, 140 derecede pişiyor. Hiçbir yan etkisi bırakılmıyor. Sterilize ediliyor, öğütülüyor, kurutuluyor ve tavuklara yem olarak veriliyor. Bu şimdi yasaklandı. Türkiye’nin bir yıllık kaybı 750 milyon dolar... Allah’ın yarattığı, serbest bıraktığı şeyi si yasaklıyorsunuz ve devleti 750 milyon dolar zarara sokuyorsunuz.

AVRUPA BİRLİĞİ’NDE NEDEN YASAK?

Diyorlar ki Avrupa Birliği’nde yasak. Avrupa Birliği’nde neden yasak? AB’de domuz eti yetiştiriciliğine yetmiyor.  Domuz çiftliklerinin yakınlarına bakın tavuk kesim hane çiftlikleri bulunuyor. Buradaki tavuk atıkları hiç bir işlem görmeden, pişirilmeden, hiçbir enerji harcanmadan direk yediriliyor. Neden böyle bir işlemden geçirip enerji harcayarak üretim yapsın ki. Birde deli dana hastalığından sonra Papa Vatikan’da hayvanları bir birine yem olarak yedirirseniz olacağı budur demiş. O dini inançlar da etkili oldu. Amerika’da ve dünyanın her tarafında serbest, AB’de yasak. AB domuzlardan elindekini yetiremiyor. Bizim bazı siyasetçilerimiz yamyam tavuk diye bunu yasakladılar.

-Bu konudaki talebiniz nedir?

-Cenabı Allah’ın emirlerinden daha doğrusu yoktur. Türk Standartları Enstitüsü (TSE) diye bir kurum var. Bir yıl önce ulema dediğimiz, ilahiyat fakültesi hocaları, diyanetten bir hoca , tıp profesörleri, gıda profesörleri toplandı. Tavukların yedikleri her türlü şeyin vücuttan atılması için 3 günlük bir süre yettiği sonucuna vardı. Kesimden 3 gün, bir hafta önce bu yemlerin verilmeyebilir. Maden böyle bir takıntı var. Bu şekil bir çözüm yolu bulunabilir. Vatandaşa işte endüstriyel tavuk yemeyin, köy tavuğu yiyin diyorlar. Sanki köyler tavuk dolu da insanlar gidip almıyor. Köylüler de tavuğu marketten alıyor. Böyle bir şey, böyle bir dünya yok. İnsanlar olmayana yönlendiriliyor.

ENDÜSTRİYEL TAVUK, KÖY TAVUKLARINDAN DAHA SAĞLIKLI

Bu işin ilmini yapmış akademisyen biriyim. Tavukların yumurtalarında yapılan çalışmalar var. Ftalat dediğimiz plastikleşme; köy tavuklarının yumurtalarında 30 PP iken, endüstriyel tavuklarda 1 PP çıkmıştır. Yani endüstriyel tavuk, köy tavuklarından daha sağlıklı. Niye sağlıklı hayvanlara verilen tüm yemler, sağlık kontrollerinden ve laboratuvar kontrollerinden geçiyor. Toksin ve böcek ilacı kontrolü yapılıp yemin içerisine giriyor. Büyük işletmeler bunlar... Hammaddeyi analiz yapmadan almazlar.

-Peki Gezen Tavuk nedir?

-Gezen tavuk diyorlar. Gezen tavuk diye bir şey yoktur. Tavuk niye gezer, yem, su için ve hava şartlarına bağlı olarak gezer. Siz tüm şartları sağlarsanız tavuk gezmez. Göçmen kuşlar gibi düşünün. İstediği şeyi bulamadıkları için göçerler. Onlara dahi uygun şartları salarsanız göçmezler. Hayvanı ve hayvancılığı bilmeden konuşuyorlar. Hayatında kümese girmemiş, oturduğu yerden ahkam kesen insanlar yüzünden ülke bu durumda.

PROTEİNSİZ APTAL BİR TOPLUM İSTİYORLAR

AB’de kişi başına tüketilen tavuk miktarı yıllık 50 kg, biz de ise 20 kg’dır. İş bilmezlerin yalanları ve uydurmaları yüzünden halkımız hayvansal proteinlerden mahrum kalıyor. Amaç zaten çok aptal ve zayıf, tıfıl bir gençlik yaratmak, bunları genlerimize işlemek.  Güçlü ve akıllı insan istemiyorlar. Bunun da en kısa yolu insanımızı hayvansal gıdalardan uzak tutmak.

-Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

-Devlet büyüklerimizden istirhamım şudur. İşi uzmanı, ehli olmayan kişilerle ve siyasetçilerle bu iş olmaz. Bu konularda bu konunun uzmanlarıyla görüşsünler. Devletin yapacağı iş, bu işin içinden gelen, bu işin eğitimini almış kişilerin fikirlerine danışmasıdır. En kısa sürede yamyam tavuk olayını ortadan kaldıralım. Rendelik ürünlerimizi ve 750 milyon dolarımızı sokağa atmayalım. Kamuoyunun rahatlaması için de  kesim öncesi 3 gün kuralı uygulayalım, hatta bunu bir haftaya çıkaralım. Rendelik ürünler kesimden bir hafta önce verilmesin. Bu sorunu da böyle çözelim.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.