Bekir Akdeniz

Bekir Akdeniz

Acımayın takdir edin!

Acımayın takdir edin!

Acımak kendinde bulunan nimetlerin karşısındaki kişi de olmadığını fark edip üzüntü duymaktır. Acımakta:

1. Kendinde olanları fark etme vardır,

2. karşısındakinde olmadığını tespit vardır,

3. Kendini karşısındaki kişinin yerine koyarak onu anlamaya çalışmak vardır.                               Bütün bunların acımak mefhumunda var olduğu doğrudur. Bunun yanında salt Acımak karşısındakinin ihtiyacını gidermese hemen ifade edelim ki acımak yalnızca yazık deyip iç geçirip geçmekten ibaret kalırsa insani yetinin üstün bir vasfi olmuş olmaz.

Düşünsenize bir kez: “Yazık karşı komşunun yiyecek ekmeği de yokmuş vah vah!" Diyen ve komşusuna dünyadaki herkesten daha çok acıyan ama bir dilim ekmek vermeyen bir kimsenin acıması ne işe yarar? Yani acımak eğer acı inan kimsenin ihtiyacı karşılanıyorsa anlamlıdır insanı yücelten bir özelliktir. Aksi halde acılarını bir kat daha sıkıntıya sokmaktan başka bir işe yaramaz.

Acımak kavramını burada bırakıp yeri gelmişken birazda acınmaktan bahsedelim. Acıyanı merhametli gördüğümüzden hepimiz sevdiğimiz halde acınmayı kimse sevmez çünkü insan Allah'ın üstün yarattığı bir varlıktır. Geri kalma ya eksiklik ve noksanlığı aşağılık duygusuna ruhu tahammül edemez. Hep mükemmelliği arar. Zaman zaman bir şeylere hepimizin ihtiyacı olur hiç kimse herhangi bir ihtiyacı olmasını istemez. İhtiyacı olursa da bir an evvel bunu gidermeye bakar.

Tüm çabalarına rağmen kendi ihtiyacını gideremediği durumlarda ise birilerinin ihtiyacını görüp yardım etmesini ister. Genelde insanlar bu durumdan pek de memnun olmaz. Velhasıl engelli bireyler de normal diye tabir edilen ve çoğunluğu oluşturan insanların sahip oldukları bazı özelliklere sahip olamadıkları için engelli olmayan insanlarca sürekli acınmaya maruz kalırlar. Daha önce de dediğimiz gibi yardımlaşma dayanışma ve paylaşmayı beraberinde getirmeyen acımak çokta anlamlı değildir. Acımanın özünde belki aşağılamak değil ama kendinden aşağı görmek vardır.

Acımak ben de olanlar kimsede yok düşüncesinden kaynaklanır. Engelliler neredeyse sürekli bu duruma maruz kalırlar. İşte bu ezik ve eksik görünme piskolojisi yüzünden değil ki engelliler birçok zaman kendilerinin ne gibi kabiliyetleri olduğunu söyleme ihtiyacı hissederler. Zira yerli yersiz acınır ve yanlış anlaşılırlar. Bu durum engellilerin ve yakınlarının çok büyük bir sabır imtihanıdır. Sözün Özü engelli olmayan bireylerin belki çok doğal olarak gösterdikleri acıma tepkisinin engelliler için nasıl bir psikoloji oluşturduğu unutulmamalı ve acımak yerine anlamaya çalışmak ve yapabilecekleri hususunda harekete geçme yolu tercih edilmelidir.

Acınmanın engelliler için büyük bir imtihan olduğu hatırdan çıkarılmamalıdır. Ölçülü ve dikkatli olmaya özen gösterilmelidir. Engelliler ve engelli yakınları açısından ise acıma tepkisinin insan yaratılışına uygun bir duygu olduğu bilinmeli acıyan insanlara şiddetli tepkiler gösterilmemelidir.  Her zaman söylediğimiz gibi şiddetle gösterilen tepkiler sağlıklı değildir ve karşı tarafı bilgilendirici olmaktan uzaktır. Engellilerin sabırsız geçimsiz sert olarak tanınması ve anlaşılmasına sebep olur. Bu şekilde tanınmak ise toplumun engellilerden uzaklaşmasına sebep olur. Ayrıca ne kadar izah edilirse edilsin insanlığın tamamına engellileri anlatmak mümkün olmayacaktır.

Kıyamet kopana kadar sizi anlamak ve sağlıklı iletişim kurmak yerine acıma tepkisi veren insanlar var olmaya devam edecektir. Bu sebeple her iki tarafın da bunun Rabbimizin bir intiharla ve hem de Çetin bir imtihanı olduğunu unutmayıp sabır ve dua ile ona sığınmamız gerektiğini sıklıkla hatırlaması gerekir. Başkada çare yok gibi... Evet kıymetli dostlar görüldüğü gibi engelli bireye acımak yerine onu takdir ve tebrik etmek gerekir. Bu konuları işlemeye ve yazmaya devam edeceğiz inşallah. SELAM ve duâ ile...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bekir Akdeniz Arşivi