Bahattin Demiray

Bahattin Demiray

Batılı seyyahların görüşleri

Batılı seyyahların görüşleri

Yaratılışımızın sebebi, hayatımızın şifası, Dünya ile ahretin ve imanın ezelî ve ebedî nuru, şahsiyetimizi inşa eden üsve-i hasene en güzel örneğimiz, Yüce Allah’ın izni ile ahrette şefaatçimiz ve temizleyicimiz (Cuma suresi2 O'dur ki ümmiler içinde, kendilerinden olan ve onlara Allah'ın âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber gönderdi. Oysa onlar, önceden apaçık bir sapıklık içinde idiler) olan Âlemler Sultanı Hz. Peygamber (s.a.v)’e sonsuz salât ü selâm üzerine olsun! Cenâb-ı Hak, Hz. Peygamber (s.a.v)’e itaati, Zâtı’na itaat ile bir kabul etmiş ve Peygamber’e itaatin mâhiyeti, kitabın içindeki her bir ayete uyma, onun söylediklerini tatbik etme, yaşantısındaki emin güvenilir vasfına haiz olmak demektir. Hükümdarlara: “İslâm ol, kurtul” mektuplarıyla elçiler göndermiştir. İslâm; îtikâd, ibadet, ahlâk ve muâmelâtıyla bir bütünlük arz eder. Yüce kitabımızda; “Kim peygambere itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, biz seni onlara bekçi olarak göndermedik.” (Nisâ 4/80) “…Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse Allah onu, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; orada devamlı olarak kalacaklardır; işte büyük kurtuluş budur.” (Nisâ 4/13 “Kim Allah’a ve Peygamberine karşı isyan eder ve Allah’ın koyduğu sınırları aşarsa, Allah onu, devamlı kalacağı bir ateşe (cehenneme) atar ve onun için alçaltıcı bir azap vardır.” (Nisâ 4/14) “(Ey müminler!) Peygamberin davetini, aranızdan bazınızın bazınıza daveti gibi zannetmeyin. İçinizden, birini siper ederek sıvışıp gidenleri muhakkak ki Allah bilmektedir. Bu sebeple, O'nun emrine aykırı davrananlar, başlarına bir bela gelmesinden veya kendilerine çok elemli bir azap isabet etmesinden sakınsınlar.” (Nûr 24/63) buyrulmaktadır.

Ramazan ayının feyz ve bereketi Sevgili Resulünün , "Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden azad ayı" günahlardan arınmak için buyurduğu, rahmeti geldi geçti, Allah'ın rahmeti O'nun Rahman isminin bir tecellisi olarak biz istesek de istemesek de; layık olsak da olmasak da kuşatır bizi. Rahim ise daha ziyade liyakate bakar. Hatalarımızın, günahlarımızın üstünün örtülmesi olan mağfiret ise Kur'ân'da sayısız yerde O'ndan mağfiret istememiz emredildiği gufrana mazhar olmamız büyük ölçüde bizim samimi bakışımıza, durumumuza ve davranışımızı değiştirdiğimizi gösterip göstermemize bağlıdır. Nuh suresinde : “10-Dedim ki: "Rabbini’den bağışlanma dileyin; doğrusu O, çok bağışlayandır. 11- Size gökten bol bol yağmur indirsin. "12".Sizi, mallar ve oğullarla desteklesin; sizin için bahçeler var etsin, ırmaklar akıtsın. " 13- Ne oluyorsunuz ki Allah'a büyüklüğü yakıştıramıyorsunuz. 14- Oysa sizi merhalelerden geçirerek O yaratmıştır” buyurmaktadır.

Yüce Allah insan içine çıkacak halimiz kalmayacak nice günah ve hatalarımızı bu ayda mağfiretiyle affediciliği ve örtücülüğü tecelli eder. Öncelikle ibadetleri aksatmadan mümkünse camide kılarak, ayet ve hadislerde bildirilen emirleri samimice şartsız ve yan çizmeden yerine getirmemiz olan teslimiyeti, Kur'ân ve Sünnet'ten öğrendiklerimizde her ne varsa önce onu ahlakımızda yaşantımızda görüntümüzde huylarımızda var etmeliyiz. Bu geçici Dünya hayatında, şeytanın zincirlerle bağlı olduğu onun vesvesesinin olmadığı bu ramazanda, sigaradan, porno ve ayete uymayan resimlere bakma sonucu göz zinasından, gıybetten, fitne ve fesattan, boş faydasız işlerden, her türlü oyun ve kötü alışkanlıklardan,, tutkulardan, haramlardan, düşmanlıklardan, günahlara karşı, af isteyen affedici, rahmet isteyen merhamet edici, ikram isteyen ikram edici olmalıyız ki, kıyamet gününde Yüce Allah'ın bize nasıl davranmasını istiyorsak burada Allah'ın kullarına öyle davranmalıyız.

Batılı seyyahların Osmanlı Toplumu, Müslüman Hayatı gözleme dayalı toplumsal ve bireysel davranış ile törenler verdikleri bilgiler de; Dernscwam: Camide kadın ve erkeklerin farklı alanlarda namaz kılmaları bahsin de dini-içtimai olgudan bilgi sahibi olmadığı için, buna bir gerekçe ileri sürmekte: “Erkeklerin çapkınlığı yüzünden kadınların gidip camilerde erkeklerin arasına girmesine müsaade edilmez. Sadece yaşlı kadınlar camiye gittiklerinde erkeklerin arkasında durur. İstanbul’da şarap içilen pek çok meyhane var. Fakat içki içilen bu yerler, han ve sairede olduğu gibi gece yatmak üzere müşteri kabul etmezler. Meyhaneleri Rumlar ve Yahudiler işletir. İyi para kazanırlar. Türkler meyhane işletemezler. İçki içmek onlara yasaklanmıştır. Müslüman olan dönmeler, bir köşeye gizlenip sessiz sedasız içmeye başlarlar. Zira yakalanırlarsa yalnız onlar değil, diğer müşteriler de dayak yer. Üstelik de para cezası öderler. Paşanın elleri sopalı yeniçerileri bütün şehri dolaşır, her tarafı ararlar Müslümanların Kur’an ayetlerinin yazılı olduğu kağıda gösterdiği saygı Kur’an-ı Kerim’e saygı kağıda saygı olarak anlatılmıştır: “Türkler büyük abdestten sonra kağıt kullanırlarsa Hz. Peygamberlerine karşı büyük saygısızlıkta bulunmuş olurlar. Zira onlar nerede beyaz ve üzeri yazılı bir kağıt görseler onu kaldırıp hemen bir yere saklarlar ve kutsal kitaplarının kağıda yazılmış olduğunu söylerler.

Schweigger: Türklerin Hıristiyanlar karşısında üstün gelmelerinin önemli bir nedeni olarak onların İslam Dini’ne bağlılıklarını göstermektedir: “Bu uğurda neleri varsa feda ederler. Mallarını ve canlarını esirgemezler. Keşke biz Hıristiyanlar da dinimize bu denli bağlı olsak” diyerek takdirini dile getirmektedir. Dindarlıkla ilgili olarak anlatılan edep meselesidir. Hamam konusunda kadın ve erkek hamamının ayrı olması sokakta dinin emrettiği şekilde edepli bir biçimde kadın-erkeğin giyiniyor olmaları örnek alınması gereken bir davranış olduğunu ve: “Biz Hıristiyanlar terbiye ve edep bakımından bu barbarları örnek almalıyız demiştir.”

Polonyalı Simeon da: “Müslümanlar çok dindar insan olduklarından beş vakit namazı, yalnız evde değil, yolda bile bırakmayıp, gece gündüz ve hatta şiddetli kış mevsiminde de buz gibi su ile abdest alarak eda ederler.”. Onun da Müslümanların samimi bir davranış sergilediklerini “Yazık bize” şeklindeki dile getirmiştir.

Gerlach dini yaşantının ferdi ya da ailevi bir tutum olmadığını, içtimai bir olgu olarak toplumun gözetiminde bulunduğunu evi ve ailesi olup da evlerinin dışında uzun süre vakit geçirdikleri halde camiye gitmeyenler, oruç tutmayanlar, bütün komşularının düşmanlığını üzerine çekerler ve mahalle halkı, dini icaplarını yerine getirmediği için onlardan tutmama camiye gitmeme nedenleri yoksa küsme toplumdan tecrit etme sonucu giysisiyle halleriyle ibadet itaat etme davranışı kazanmasına önem göstermeleri, Kur’an’ı ellerine alacakları zaman, önce yıkanıyorlar, sonra ona yüzlerini sürüyorlar. Biz bunu yapmadığımız ve Kur’an’a gereken saygıyı göstermediğimiz için onu elimize vermiyorlar. Verirlerse kutsal kitaplarının bizim ellerimizde onurunu yitireceğini sanıyorlar” der.

Seyyahlar gözlemleri sonunda git gide: “Türkler de Müslümanlığa olan bağlılıklarının zayıfladığından ve dolayısıyla sonlarının yaklaştığını söylemişlerdir.”

Adiy bin Hâtim (r.a) Kûfe’ye geldiğinde, Kûfe fukâhâsından bir grupla ziyaretine gittik. Ona: “-Peygamber Efendimizden duyduğun şeylerden bize bahsedebilir misin?” dedik. Bunun üzerine Adiy (r.a), şunları söyledi: Peygamber Efendimizin yanına vardım. Bana: “–Ey Adiy bin Hâtim, Müslüman ol selamet bul!” buyurdu. Ben:“–İslam nedir?” diye sordum. Allah Rasûlü (s.a.v) söyle buyurdu:“–Allah’tan başka ilah bulunmadığına, benim de O’nun Rasûlü olduğuma şehâdet etmen ve hayrıyla, şerriyle, tatlısıyla, acısıyla kaderin tamamına iman etmendir.” (İbn Mâce, Mukaddime, 10)

İslam’a inanmayanlar, bilinçsizce çalışır, uğraşılarında aç kalmayayım, benden sonra ne hali varsa görsünler, Bu verilenler benim bilgime göre verildi. Param ölmesin diye dolara altına saldırarak piyasanın artmasına toplumun sıkıntı çekmesine neden olurlar. Doğru yolda mı, yoksa sapık bir yolda mı yürüdüklerini düşünmeyenler ahret gününü hesaba katmayanlardır. Katsalar ayetlere ve peygamber sözünü dinleme sonucu verilen kazancı yoksula, öksüze, fakire yolda kalana verirler, her olayı da kadere ve gayba iman ederek bakarlar. Umre ve Hacda verdikleri sözleriyle, ibadetlerini buradaki şubeleri olan camilerde de geri kalan yaşantılarında da gösterirler. Selam ve duayla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bahattin Demiray Arşivi