Esra Alkan

Esra Alkan

Bir şairi tanımak

Bir şairi tanımak

Bir medrese hocası olan babası doğumuna ebced hesabıyla tarih düşerek ona Ragif adını vermiştir. Sadece babası, vefatına kadar ona bu adla seslenmiştir. Baba tarafı Rumelili, anne tarafı Buharalıdır. Anne yönü duyarlılığı, sağduyuyu, kendini bir ülkeye adayışı, şairliği; baba yönü ise ataklığı her vuruşmada daha çelikleşen yılmaz bir savaşçıyı, gözü pekliği getirmiştir.

Mehmet Âkif, dört yaşındayken Sultan Abdülaziz tahttan indirilmiş, yerine Sultan Abdülhamit getirilmiştir. Sultan Abdülhamit maarife önem vermiş, sistemi düzeltmiş, okullar açmış, üniversiteleri yeniden yapılandırmıştır. Öğretmen okullarını, Mülkiyeyi sağlam temeller üzerine oturtmuştur. Bu dönemde Âkif, Mülkiyeden ayrılarak Baytar Mektebini birincilikle bitirmiştir. Çevresinde nüktedan yapısı ve açık sözlülüğüyle tanınmıştır.

Bir toplantıda, baytarlığını öne çıkararak kendisini tenkit etmeye çalışan bir genç;

– Siz baytar değil miydiniz, demiş.

İstifini bozmayan Âkif;

– Evet, bir yeriniz mi ağrıyor, diyerek cevap vermiş.

Yine bir gün bir türlü yıldızının barışmadığı Tevfik Fikret, Mehmed Âkif’in sakal bıraktığını görünce ona takılmak istemiş ve alaycı bir üslupla şöyle demiş:

– Aaaa!! Âkifçiğim, maymuna dönmüşsünüz.

Âkif karşısında duran Tevfik Fikret’e sırtını dönerek:

– O zaman duvara döneyim bari demiş.

Sohbet ettiği bir Fransız yazar, Mehmet Âkif’e:

– Kadınlarınızı evden çıkartmadığınız doğru mu, diye sorduğunda,

Âkif;

– Daha önceleri öyleydi, karşılığını vermiş. Fakat şimdi dışarı çıkarttık ve bir türlü içeri sokamıyoruz!

Âkif’i iki dönemde inceleyebiliriz:

1.dönemi klasik okul kültürüdür.

2.dönemi ise çağdaş-entelektüel kültürün doğuşudur. Bu dönemde öz, şahsiyet hâlini almıştır.

Resimli Gazete, Serveti Fünûn dergisinde şiirleri yayımlanır. Edebiyat öğretmenliği yapar. 

1908-1918 yılları arasında Âkif, karşımıza mütefekkir olarak çıkar. Tacettin Dergâhına kapanır. Batıcıların ülkenin durumuna yön verdiği bu yıllarda Mısır’a gider. Orada 6 ay kalır. 7 Aralık 1936’da 63 yaşında vefat eder. Edirnekapı Şehitliğine defnedilir.

Âkif, hayatı şiire sokmuştur. Eserlerinde cemiyetimizin içinde bulunduğu ahlaki, sosyal, ruhî, iktisadi şartları ortaya koyar. Şiirine temel tarihî kadro şimdiki zamandır. Şiirle düşünmeyi öğretmiştir, bu yönüyle de realist hatta zaman zaman da natüralisttir. İslam ve realite Âkif’in şiirini özetler. Onun şiiri bir nevi toplumun günlüğüdür. Bir toplumun bir ömür başından geçenleri anlattığı Safahat adlı eseri; Balkan Savaşı, Cihan Harbi gibi toplumsal felaketlerin safha safha destanıdır. Bu eser bir bakıma Türk tarihinin en acıklı günlerinin belleği, yas yapraklarıdır.

Günün destanını yazan istiklal davamızın büyük şairi, genç nesilleri bir ödeve yönlendirmiş, onlara yön ve yol göstermiştir.

Nasihatım sana: Her şeyle iştigali bırak

Adamlığın yolu neredense, bul da girmeye bak

Adam mısın: Ebediyyen cihanda hürsün, gez

Yular takıp seni bir kimsecikler sürükleyemez

Rahmet ve minnetle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Esra Alkan Arşivi