İşkembenin Ankara’daki tek adresi: Beykoz Restoran

Beykoz Restoran, 30 yıldır aynı kalitede ve damak tadını bozmadan işkembeyi ve Türk mutfağının lezzetlerini Ankaralılarla buluşturuyor.

İşkembenin Ankara’daki tek adresi: Beykoz Restoran
Yayınlanma:
Güncelleme:

Beykoz Restoran, 30 yıldır aynı kalitede ve damak tadını bozmadan işkembeyi ve Türk mutfağının lezzetlerini Ankaralılarla buluşturuyor. İlk şubesini 1992 yılında Çankaya Hoşdere’de açan Beykoz Restoran, Başkent’te üç farklı lokasyonda Türkiye’nin en lezzetli işkembesini sunuyor. Beykoz’un ünü sadece Ankara’da değil, Türkiye’nin her yerinde duyulmuş, sevilen yerli markaların başında geliyor. Kendisi aslen Kırşehirli olan Beykoz Restoran’ın sahibi ve kurucusu Atıf Emeni, mesleğin her kademesinde ter dökmüş bir isim. Emeni, meşhur işkembenin damaklara hitap eden lezzetini gazetemize anlattı.

3 FARKLI LOKASYONDA HİZMET

Sektörde 30 yılı geride bıraktıklarının altını çizen Emeni, Ankaralılara; Hoşdere, Gölbaşı ve Ümitköy lokasyonlarında hizmet verdiklerini belirtti. Yakın gelecekte Ankara’nın dışında İstanbul’da da şube açacaklarını açıklayan Emeni, Ümitköy’de ayrıca bir et lokantası kurma çalışmalarının da bilgisini paylaştı.

10-012.jpg

“İŞKEMBEDE TÜRKİYE’NİN EN İYİSİYİZ”

İşkembe’de Ankara ve Türkiye’de en iyi markanın kendilerinin olduğunu kaydeden Emeni, “Beykoz, işkembe yemeğinde meşhurdur. Türk mutfağında meşhurdur. Özellikle işkembede Sadece Ankara’da değil, Türkiye’de de en iyisi biziz. Beykoz, Ankaralılara üç şube ile hizmet veriyor. Diğer illere de markamızı taşıyacağız. Bu ilk adımı da İstanbul’da atacağız. Hoşdere ve Ümitköy şubelerimizde Türk mutfağının lezzetleriyle ve meşhur işkembemizle hizmet veriyoruz. Gölbaşı’nda et lokantası konseptiyle hizmet veriyoruz. Gölün üzerinde iskelesi olan güzel bir mekandır” dedi.

beykoz-umitkoy-9.jpg

TOPLU YEMEK ORGANİZASYONLARI DÜZENLENİYOR

Toplu yemek organizasyonlarına açık olduklarını ifade eden Emeni, “Tüm lokantalarımızda toplu yemek organizasyonlarına açığız. Bugün burada Kırk Fikir Bi Birikim oluşumunu kuran hemşerilerimiz toplu şekilde kahvaltı yapıyorlar. Bu tür toplu yemek organizasyonları veriyoruz. Ümitköy şubemizde ayrıca yukarı katta VİP salonumuz mevcuttur. Daha özel yemek organizasyonlarını burada yapıyoruz. Gölbaşı şubemiz çok daha büyük bir mekana sahiptir. Burada yaklaşık 750 kuver ile hizmet veriyoruz. Biz de düğün organizasyonları yapılmaz. Toplu yemek hizmeti veriyoruz” şeklinde konuştu.

8-010.jpg
Kırk Fikir Bi Birikim üyeleri Beykoz Restoranı’nda kahvaltı organizasyonunda bir araya geldi.

Anadolu Gazetesi Muhabiri Halil Metin’in sorularını yanıtlayan Atıf Emeni, markalarına ve işkembenin lezzetine dair şunları söyledi:

“30 YILDIR PİŞME DAKİKASI BİLE DEĞİŞMEZ”

Beykoz’un işkembesini farklı kılan özellikler nelerdir? İnsanlar sizin markanızı neden tercih ediyor?

Her işimizde olduğu gibi yaptığımız işi ciddiye alıyor ve severek yapıyoruz. İşkembeyi 30 senedir aynı düzeyde, aynı yerde, aynı kalitede, aynı ölçeklerde yapıyoruz. 30 yıldır aynı titizlikle, aynı lezzetle işkembelerimizi misafirlerimize sunarız. Pişirilme kıvamı dakikasına kadar 30 yıldır değişmez. Beykoz’a gelen insanlar 10 yıl sonrada gelseler aynı damak tadını yakalarlar. Bu Beykoz’da değişmeyen bir ilkedir. Beykoz’un farkı buradan gelmektedir. Biz de kalite değişmez. Biz insana hitap ediyoruz. Mesuliyetimiz çok büyük. İnsan sağlığı bizim için her şeyden önemlidir. Bu ciddiye alınması gereken bir konudur. İnsanlar buzdolabı satar, kusuru bir yıl sonra çıkar. Ama bizde kusur 2 saat sonra mideden çıkar. Sağlıksız olan işkembe hastaneye düşürür. İşkembeyi en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz. İşkembenin pişim kıvamı ile kazanı çok önemlidir. Burada meslek sırrı devreye girer.

işkembee.jpg

“BEYKOZ MÜŞTERİSİ İYİ VE KALİTELİ YEMEĞİ MAKUL HESAPLA YER”

Beykoz’un sadık müşteri kitlesi var mı? Müşterilerinizle ilişkilerinizi nasıl kuruyorsunuz?

Biz Ankara’dayız; ama Türkiye genelinde çok bilinirliği olan, tanınan bir markayız. Bizi ismen tanımayanlar, markamızla tanırlar. Dostluk kurduğumuz sayısız müşterilerimiz var. Türkiye’nin her yerinde ve her makamda müşterilerimizle karşılaşırız. Geniş bir müşteri yelpazesine sahibiz. Cumhurbaşkanından, siyasetçilere, sanatçılardan, iş dünyasından her kesim Beykoz’un müşterisidir. Markamızı tüm Türkiye’ye hizmetle tanıttık. İnsanlar hatıra gelmez, hatıra yemekte yenmez. Beykoz müşterisi iyi ve kaliteli bir yemek yer, bununla birlikte makul bir hesap öder. Biz de abartılı hesaplar müşterilerimizin önüne bırakılmaz.

“HİÇBİR PERSONELİMİZİ BU ZORLU DÖNEMDE İŞSİZ BIRAKMADIK”

3 farklı restoranınızda ne kadar insana istihdam sağlıyorsunuz? Pandemi döneminde en çok etkilenen sektörlerin biri de restoranlar oldu. Pandemi sürecinde işten personel çıkardınız mı?

Beykoz, pandemi döneminde çok zor bir dönem atlattı, halende zorda. Biz 30 senelik bir müesseseyiz. Çalışanları da Beykoz’un bir ailesidir. Biz yıllardır beraber çalışıyoruz. Başarı sadece bizim değildir. Başarımız; en küçük çırağımızdan, komimizden, garsonumuzdan, şefimizden, aşçımızdan, kalfasından ayrı düşünülemez. Başarı hepimizindir. İyi gün, kötü günü Beykoz bilir. Kötü günde onları dışarı atamazsınız. Hiçbir personelimizi bu zorlu dönemde işsiz bırakmadık. Maaşlarını tam yatırdık, sigortalarını tam yatırdık. Gelirimiz çok düştü; ancak her bir çalışanımızın arkasında durduk. Üç restoranımızda 30 kişiyi istihdam ediyoruz. Onlar dediğim gibi Beykoz ailesinin birer üyeleridir.

20.jpg

“RESTORANLARIN BARLAR VE KAHVENELERLE ANILMASINI YANLIŞ BULUYORUM”

Türkiye’de özellikle Covid-19 salgınıyla birlikte restoranlara yaklaşım nasıl oldu?


Son dönemde beni çok üzen bir şey var. Devleti yönetenler, restoran ve lokantaları, barlarla ve kahvehanelerle birlikte anıyorlar. Bu çok üzücü ve rahatsız edici bir durum. Restoranlar, bir ülkenin sosyal parklarıdır. Dünyada bir ülkenin kalkınmışlığı ölçülürken çeşitli parklara bakılır. Makine parkına, turizm parkına, fabrika parklarına bakılır, bunların yanında bir parkı da sosyal lokantalardır. Bir ülkenin insanı ayda kaç defa dışarıda yemek yiyebiliyor? Ona göre kalkınmışlık notları belirlenir. Burada restoranlara yeteri kadar önem verildiğini düşünmüyorum ve bahsettiğimiz sektör aşağı yukarı 20 milyon kişiye hitap eden bir kesimdir. Restoranlara gönül isterdi ki devleti idare edenler, çok daha yakın ve ilgili olsunlar, çok daha desteklesinler. Restoranlar, sosyal sorumluluğu olan mekanlardır. Buralar insanların sosyalleşmesine hizmet eden yerlerdir. Herkesin evinde bir lokma ekmeği vardır. Dışarda yemek yemek sosyalliktir, gelişmişliktir. Buna göre yapılmalıydı bizi o barlar ve kahvelerin içinden ayırmalılardı. Siz, bir yabancı ülkenin insanı geldiğinde onu nerede ağırlıyorsunuz? Bir devlet başkanı geldiğinde onu da dışarı da ağırlıyorsunuz. Yabancı bir iş adamı geldiğinde de dışarda ağırlıyorsunuz. Kahvehaneye benzer bir yere götürmüyorsunuz. Artık restoranlar tahta masayla kurulmuyor. Ciddi sermayelerle kurulan, konsepti olan ve dünyadaki muhataplarıyla yarışmak durumunda olan özel mekanlardır.

3-049.jpg

“KANSER AVM’LERDEN DOLAYI 30 YAŞLARINA KADAR DÜŞTÜ”

Restoranlar günümüzde AVM’lerle yarışabiliyor mu? Sizi AVM’deki bir restorandan ne faklı kılıyor?

Türkiye’nin önde gelen markaları arasındayız. Bizim yemeğin geldiği yer çok önemlidir. Arzu ederiz ki müşterimiz yemeğin geldiği yere, mutfağa baksın. Bizim yatırımımızın 4’te 3’ü mutfak oluştururken diğer kalanı ise salondadır. Yemeğin geldiği yerden asla taviz veremeyiz. Sağlığa hitap ediyoruz. Türkiye’de kanserin 30 yaşına kadar inmesinin en büyük sebeplerinden bir tanesi AVM’lerdir. Buradaki 30 metre karelik dükkanlardır. Dondurulmuş gıdayı alacaksınız dolaba atacaksınız donduracaksınız, çıkarttığınız zaman onu tüketmek zorundasınız. Tüketmeyip akşam tekrar dolaba attığınız zaman kanser yapıyor. Buraya gelen insanlarda müesseseye güvenerek gelip yemek yer; ama benim onlara dondurulmuş gıdayı tekrar verdiğimi bilemez ki? AVM’lerde bir çok dükkanda bunlar yapılıyor ve kanser çok hızlı yayılmaktadır.

11-005.jpg
Anadolu Gazetesi Kurucu Sahibi Ali Çetin, Beykoz Restoran Sahibi Atıf Emeni’yi ziyaret etti.

“KORONA VİRÜSLE MÜCADELEDE EKSİKLİKLER VAR”

Korona virüs çok öldürücü bir virüs değil, sadece bunun tehlikeli olması her insana bulaşmasıdır. Bağışıklık sisteminiz güçlüyse, sağlıklıysanız, bu virüsü atlatmakta fayda var. Bağışıklık kazanmak önemlidir. Türkiye’de 5 bin 363 kişi hayatını kaybetti. Peki bir yılda Türkiye’de sigaradan kaç bin kişi ölüyor biliyor musunuz? 120 bin kişi ölüyor. Başka virüslere baktığımız zaman sayı daha yüksek oluyor. Mesela; tüberkülozdan her yıl 1,5 milyon insan ölüyor. Sıtma ve benzeri hastalıklardan yaklaşık 5 milyon insan hayatını kaybediyor. Biz bunları söylemekle bu virüsü hafife mi alıyoruz, kesinlikle hayır. Sosyal mesafeye dikkat ediyoruz, kendimizi izole ederek koruyoruz. Bazı bilim adamı sıfatı taşıyan sorumsuz insanlar sabah akşam televizyonda bu virüsle yatıyorlar bu virüsle kalkıyorlar. Bundan para kazanıyorlar, şöhret elde ediyorlar. Ama ülke başka bir yere gidiyor. Nasıl olacak bu ülkenin hali? Ekonomisi başka bir yere gidiyor. Bu ülkenin aileleri perişan oluyor. Yarın sosyal patlama olacak. Bir yerde insanların karnını doyurmak zorundasınız. Onun için biz hem bu virüsle mücadele ediyoruz hem de çalışıyoruz. Ekonomimizi bir yere getirmeliyiz. Buna mecburuz. Allah hayırlı etsin, Ayasofya ibadete açıldı. Bunu Cumhurbaşkanımız açıklarken neye göre açıkladı? Güçlü bir ülkeysek açabilirdik ancak. Gücünüz olmazsa size Ayasofya’yı bile dünya tepenize çöker açtırmazdı. Ekonomimiz güçlü olduğu için güçlü bir iradeyle idare edildiğimiz için dünyanın karşısına çıktık ‘Burası bizim ülkemizdir, biz burayı ibadete açıyoruz, egemenlik haklarımızdır’ dedik. Bunu da söyleyebilmek için ekonomimizin güçlü olması, paramızın olması lazım. Bunun için de çalışmak, üretmek gerek. Böyle yapmamız gerekirken, kapatın her yeri diye felaket tellallığı yapan, adının önünde “Prof.” olan sorumsuz insanlar var bu ülkede. Bir devlet ve ülke bu yaklaşımla yönetilemez. Hakikaten başımızda dirayetli bir Cumhurbaşkanı var. Onların dediğini yapmıyor, yapsaydı zaten çökmüştük.

arf.jpg

İŞKEMBE BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRYOR

Bazı bilim insanları işkembenin korona virüse karşı çok etkili ve bağışıklık sistemini güçlendiren bir yiyecek vurgusu yaptı. Böyle bir dönemde sizin gibi işletmelerin kapalı kalması normal midir?

Bu dönemde bizim gibi mekanların kapatılmasını doğru bulmadık. İşkembe, ayak-paça, kelle-paça, bunlar bağışıklığı güçlendiren yiyeceklerdir. Bu dönemde ne yapacaktınız? Buraları kapatmak yerine teşvik edecektiniz. İnsanlar bağışıklıklarını güçlendirecekti. Bakınız ayak-paça ve kelle-paça hanımlarımız için çok önemli. Onların bağışıklık sistemi ve eklemleri için hayati öneme sahip. 40 yaşını geçen hanımların dizleri ağrıyor. Buradaki sıvı tükenmesi diz ağrılarında, eklem ağrılarında temel etkendir. O sıvı ayak paçada mevcuttur ve direk nüfuz eder. İnsanların sağlığı üzerinde direk etki eder. İnşallah ülkemizi daha güçlü daha iyi yerlerde görmeyi Cenab-ı Allah nasip eder” diyerek sözlerini tamamladı.

30.jpg

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.