İKRA Huzur burada...

Anılar diye bir şarkı var. Anılarrr… Anılarrr… Geçmiş her zaman insanın geleceğini aydınlatır. Geçmiş geçmişte kalmıyor kısacası.
 İnsan...

İKRA Huzur burada...
Yayınlanma:
Güncelleme:

Anılar diye bir şarkı var. Anılarrr… Anılarrr… Geçmiş her zaman insanın geleceğini aydınlatır. Geçmiş geçmişte kalmıyor kısacası.
 İnsan hayatında bazı dönüm noktaları vardır ancak o da geçmişin izlerini yansıtır.
 Yıllar önce aynı Ankaragücü tribünde beraber güldük.  Beraber üzüldük. Belki de kol kola girip halaylar çektik. Aynı ağızdan “yönetim istifa” dedik.
Ya da maçı kötü yöneten hakeme tepkilerimizi beraber koyduk. Şehit haberleri geldiğinde tüm tribün “Şehitler ölmez vatan bölünmez” diye yükselttik sesimizi. Veya iyi oynadığımız günler takıma moral sloganları attık.
O Ankaragücü'nü karşılıksız sevdi. "Gecekondu Taraftar Topluluğu”nun meşhur tribün lideri Laz Ali tabii ki de. Geçmiş zamanın bence en iyi tribün lideri.
 Kimi zaman takıma duyduğu aşkı ve sevdayı tüm stada söyletti. Zaman oldu ki tepkisi tüm stada yankılandı.
 O sabah Ankara’da bir güneş doğdu.
 19 Mayıs ışıkla doldu.
 Sarıyla lacivert kardeş oldu. Bu sevda kalbimize bir ‘gece’ kondu.
  19 Mayıs Stadyum'nun dili olsa da ahh onu bir konuşabilse. Yüreğinde bir Ankara Sevdası vardı. Ankara sevdası olup da Ankaragücü Futbol Sevdası olmaz mı. Tıpkı bendeki Kırşehir sevdası gibi! Yeri geldi Ankaragücü için dayak yedi, kavga etti ama o hep sevdi. Ankara'da halk arasında popülarite ve söz geçirme bakımından en etkili adamlardan birisidir.
 Zira elini kaldırması taraftarın gözünden kaçmayacak ve stadı yerle bir edebilecek güce sahipti. Ali abi o dönemin kırmızı sakallı abisi olarak da bilinir.
3 numaralı bakışıyla taraftarı hemen göz hapsine alır ve tribünlerin binlerce taraftar tarafından hükmedilmesine vesile olabilecek kapasiteye sahip bir yapısı vardır Ali reisin.  Kendi adıma söyleyeyim. Yüzlerde maça gittim. Gerçekten kaliteli ve seviyeli bir sevenler grubu var Reis’in. Türkiye’nin en sempatik tribün lideri bence.
Yıllar olmuştu onu görmeyeli. En son tahminimce bizim arkadaşın düğününde görmüştüm.
 Kız tarafının davetlisi olarak gelmişti… 10 yıldan fazla bir zaman geçmiştir üzerinden. Hatta ‘Ali Reis’ dedim ‘Biz erkek tarafıyız nasıl olacak?’ dediğimde; bana, "Bize hiç bir yer fark etmez; gitmediğim deplasman kalmadı" diyerek güldü.
 Şimdi okurlarımız soracaktır kendi kendine. Bize ne Laz Ali’den. Türkiye’nin dünyanın gündemi karışıkken Laz Ali de nereden çıktı diye.
Öyle işte. Aklıma geldi. Yıllar önce aynı havayı soluduğum, aynı sofrada yemek yediğim dostum, arkadaşım ağabeyim Laz Ali. Bir sabah namazını "Hacı Bayram'da "kılayım diye niyetlendim camiye gittim. Girdim bu muazzam yapıya… Hoca geldi. Safları sıklaştırırken bir de ne göreyim; sağımda sakallı, çakır gözlü biri var.
 Baktım iki kez ben bunu tanıyorum ama nereden diye. Doğal olarak sakalsız günlerini hatırladığım için tribünden hafızamı yokladım. Bu sakallı şahıs bizim Laz Ali Reis’ten başkası olamazdı. Nitekim düşüncelerimde yanılmadım. Bu Laz Ali tabii ki de.
Namazı kıldım. O erken çıktı, ben biraz fazla kaldım.
Camideki ibadetimizi bitirdikten sonra içimden "Laz ali ile hasbıhal de edemedim" diye iç geçirerek üzüldüm.
 Bu üzüntümü içten içe dile getiriyordum. İçimden bir ses Hacı Bayram Veli Hazretleri’nin türbesi var. Bir de oraya geçiyim dedi. Geçtim. Aradan çok vakit geçmemişti. Kafamı sağ tarafa bir çevirdim. Bir de ne göreyim. Laz Ali orada. İşte bu dedim kendi kendime. Kalbimin temizliğini bir kez daha anlamış oldum. Kısmet işte. Bu rastlaşma da benim için büyük kısmet, büyük şans işte ne derseniz ondan. Ayaküstü 5 dakika konuştuk. Yılların verdiği yorgunluk, sevda onu biraz yormuştu yüz ifadesi bunu gösteriyordu. "Abi ne iş yaparsın, nerelerdesin" dediğimde "Yine Ankaragücü ile ilgili dernek kurmuşlar orda duruyoruz" dedi. Adresi tarif etti.
 Çay içelim, sohbet edelim gel" dedi. Beni tanımadı ama nasıl tanısın tribünde birçok taraftar var.
Hacı Bayram Camisi avlusunda vedalaştık ayrıldık . Geçmiş zaman tribünde birlikte olmuşuz yıllar sonra Rabbimin huzurunda da birlikte yol almaya çalışmışız. Ne mutlu bize. Ne demişti tribündeki taraftarlar "İyi gününde, kötü gününde hep beraberiz; çünkü biz Ankaragüçlüyüz". Anadolu Gazetesi  Sevgili Futbol Köşe Yazarı Tayfun Bayrak Hocamız Artık "Laz Ali" ile gençliğimizdeki Ankaragücü maçlarında başımızdan geçenleri kaleme alır inşallah.
Ayrıca geçen haftalarda yazmış olduğu köşe yazısı "Özlüyorum"da da beni yine geçmiş zamana götürdü. Emeğine, yüreğine ve kalemine sağlık Tayfun Bayrak. Arkadaşlığın gibi yazılarında eksikliğini aratmasın.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.