Kırşehir göç veren il olmaktan kurtulmalıdır

  Kırşehirli yazar ve şair Mustafa Köksal “Kırşehir’imizi sürekli göç veren, eğitimli gençlerine istihdam sağlayamayan yeşil dokusundan...

Kırşehir göç veren il olmaktan kurtulmalıdır
Yayınlanma:
Güncelleme:

  Kırşehirli yazar ve şair Mustafa Köksal “Kırşehir’imizi sürekli göç veren, eğitimli gençlerine istihdam sağlayamayan yeşil dokusundan uzaklaşan görüntüsünden kurtarmak, memleketimize ait medeniyet ve kültür unsurlarını korumak için elbirliği içinde çalışmak zorundayız. Artık Kırşehir’i göç veren bir il olmaktan kurtarmak zorundan zamanı geldi de geçiyor” diyor. *Kimdir Mustafa Köksal? Kısa özgeçmiş lütfen! 1960 yılında Kırşehir, Mucur, Kabaca Köyünde dünyaya gelmiştir. İlkokulu Mucur Atatürk İlkokulunda okuduktan sonra, Mucur Ortaokuluna başlamış, 2. Sınıftan itibaren eğitimine Ankara’da devam etmiş, Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesinden mezun olmuştur. 1980 yılında, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesinde başladığı memuriyet hayatına, 1983 yılından bu yana Türkiye Büyük Millet Meclisinde devam etmektedir. Halen, Türkiye Büyük Millet Meclisi Destek Hizmetleri Başkanlığı Müdür Yardımcısı görevini sürdürmektedir. 1999 yılında Devlet Bakanlığı Basın Müşavirliği görevinde bulunmuştur. İLESAM başta olmak üzere edebiyatla ilgili meslek kuruluşlarının üyesidir. Hizmetlerinden dolayı kendisine altın madalya veren Türkiye Kızılay Derneği ile beraber, Kırşehir kültürünü tanıtmak, eğitimi desteklemek ve sosyal alanlarda hizmet temin etmek amacıyla kurulan Kırşehirliler Vakfı’nda gönüllü olarak;  üyesi olduğu Mucurlular Derneği dâhil birçok sosyal kuruluşunda faaliyetlerine aktif destek vermektedir. Aynı zamanda Kızılay Çankaya Şube Denetçisidir. Bazı edebiyat dergisi ve gazeteler de makale ve şiirleri yayımlanmıştır. Bir yandan da aldığı özel derslerle Türk Halk Müziği eğitimine devam etmekte olup, bağlama çalmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır. *Yayımlanan eserlerinizden isim vererek söz edecek olursanız? İnceleme Kitapları; 1) Kaybolan Değerlerimiz, 2) Ahilik Kültürünün Dünü ve Bugünü, 3) Ombudsman “Kamu Hakemi”, 4)  TBMM’nin İlk’leri, 5) Türk Kültüründe Aydın Burhanı ve Yabancılaşma, 6) Bitmeyen Meseleler (Yayına hazır / Baskıda). Şiir Kitapları; 1) Arayış, 2) Haykırış, 3) Özleyiş, 4) Bekleyiş, 5) Biz Böyle miydik? 6) Her Şey Geldi Geçti, 7) Çocukların Şiir Bahçesi, 8) Ya Sabır 9) Ah Memleketim Ah… (Yayına hazırlanıyor). *Pekmez akıllı Kırşehirli sözünü duydunuz mu? Ne dersiniz? “Pekmez akıllı, Kırşehirli” tanımlamasına ait ciddi belge veya arşiv kaydına ben rastlamadım.  Cumhuriyet döneminin sosyal ve ekonomik olarak zor şartlarında, ağırlıklı olarak tarımla, bağcılıkla geçimini sağlayan Kırşehirliler için söylenmiş olabilir. Benim çocukluğum, doğduğum yer olan Kabaca Köyünde geçti. Çocukluk yıllarımızda eve gelen misafirin yemeğinin yanına mutlaka pekmez de konulduğunu, oturulurken, sohbet de ikram olarak kuru üzüm yapıldığını hatırlıyorum. Kırşehirlilerle özdeşleşen “pekmez akıllı” ifadesi bundan dolayı olabilir. Yok, Kırşehirli deprem de önce pekmez küpünü kurtarmış, yok, yangında çocuğunu değil, pekmez küpünü dışarı çıkarmış gibi yakıştırmalar abesle iştigaldir. *Türkü söyler misiniz? “Türk’üm türkü severim” diye gençliğimizden beri kullandığımız klâsik bir ifade vardır. Türkü söyleyemem ama iyi bir dinleyici olduğumu düşünüyorum. Amatörce de bağlama çalarım. Amatörce bağlama çalarım. Neşet Ertaş hayranıyımdır. Türk Halk Müziği kadar, Türk sanat Müziğini de severim. *Aynaya bakınca kendinizi nasıl buluyorsunuz? Kişi, kendisini önce kendisi beğenecek ki diğer insanlarda ona göre davransın. Kişi aynaya bakınca beğenmediği yönlerini nasıl düzeltmeye çalışıyorsa, kendisine çeki düzen veriyorsa bu davranış şekli topluma karşı sorumluluğuna da yansır. *Toprak-ağaç-çiçek-hayvan ve tabiat sevginiz? Aşırı derecede bir hayvan sevgim var diyemem. Ancak tabiata olan sevgimden, doğanın dengesinin bozulduğu endişemden dolayı bir fert olarak duyduğum sorumlulukla bir dönem “Çevre Dostu TBMM” Grubunun Başkanlığını yaptım. Tabiatı koruma adına bir takım aktiviteleri gerçekleştirdik. *Şiir-edebiyat-güzel sanatlarla aranız nasıl demek elbette anlamsız? Edebiyata olan yakınlığımı, sevgimi özgeçmişimde de belirttiğim amatörce de olsa yayımladığım eserlerden anlarsınız. Güzel sanatlar meselesine gelince; 2012-2014 yılları arasında Türkiye Büyük Millet Meclisinin muhtelif noktalarında icra edilen (minyatür, çini, seramik, resim vb.) eserlerin icrası esnasında Raportör olarak görev yaptım. Unutulan klâsik Türk el sanatlarının canlandırılması, TBMM’ye gelen insanların bir sanat galerisine geliyormuş gibi uygulanan eserleri merak etmesi için gayret sarf ettim. TBMM Anadolu Medeniyet Yolu uygulamasında da Kırşehir’imize ait beş tane kültür/medeniyet örneği resim koyduk. *Olmazsa olmaz özel zevkleriniz var mı? Yorulunca, akşamları yarım saat bağlama çalmak. Duygularımı şiirlerimin mısraların da yansıtmaya çalışmak. *En sevdiğiniz yemek-şair-yazar-coğrafi bölge. vs.? En sevdiğim yemek konusunda bulgur pilavı ile kuru fasulyeyi tek geçerim. Müzik’de sevdiğim sanatçılar;

  • Türk Halk Müziğine miras olarak bıraktığı eserlerden, Kırşehir’e yaptığı hizmetlerden ve aslını hiç saklamamasından dolayı Neşet Ertaş,
  • Yorumcu olarak İsmail Altunsaray, Mustafa Yıldızdoğan ve Sevcan Orhan,
Şair konusuna gelince;
  • Bayrağımızı “Mavi göklerin kızıl ve beyaz süsü”ne benzeten Bayrak Şairimiz Arif Nihat Asya,
  • “Lambada titreyen alev üşüyor Mihriban” diyen Abdurrahim Karakoç,
  • “Adalet gecikmez tez verilmeli” diyen Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu
Yazar konusunda ise;
  • Kırşehir’imizin yetiştirdiği büyük sosyolog Prof. Dr. Erol Güngör’ün eserlerini beğeni ile okumuşumdur. Ayrıca, İlber Ortaylı’nın eserlerini de önemserim.
Her yanı ayrı bir cennet olan ülkemizin coğrafi bölgeleri konusunda söylenecek çok söz var. Doğu Anadolu ile Güneydoğu Anadolu hariç her yere gittim diyebilirim. Kırşehir’imizin samimî duruşuna, Karadeniz’in yeşiline, Akdeniz’in meltem rüzgârına, Marmara’nın İstanbul gibi bir incisine, Ege’nin sıcak coşkusuna ilave bir söz söylemek haddim değildir. *En son okuduğunuz kitap? Mustafa Yiğit’in “Millî İrade”, ile Yılmaz Koç’un “Çanakkale Savunması Sarıkamış’ta Başlar” isimli eserlerdir. *İçki-sigara vesair bağımlılıklar? Çok şükür, böyle bir bağımlılığım hiç olmadı. *Sizce internet-televizyon nedir ne değildir? Amaçsızca karşısında geçirilen zamandan dolayı, televizyonu tembel kutusuna; interneti de dikkatli kullanmayınca bağımlılık yaratan zararlı bir oyuncağa benzetirim. Üstelik internetteki her bilginin doğruluğu da şüphelidir. *Sporla aranız nasıl hangi takıma ilgi duyarsınız? Gençlik dönemimde rahmetli Sabri Kiraz Hoca’nın koordinesindeki Federasyon Yıldız Futbol Takımında futbol oynadım. Lisede iken Et Balık Boks Kulübünde amatörce boks çalıştım. Galatasaray taraftarıyım. *Samimiyet ve öfke denilince ne anlatırsınız Samimiyet denilince dostluk, yarenlik, paylaşmayı; öfke denilince de kontrolsüzlük, ucu bucağı belli olmayan dipsiz kuyuyu anlarım. *İyi… ki… leriniz nelerdir? İyi ki Kırşehirliyim. *Keşke… leriniz nelerdir? Keşke bu vatanın ekmeğini yiyen, suyunu içen herkes vatan, millet, bayrak konusunda samimi bir şekilde duyarlı olsa; keşke bazı kişilerin bitmek bilmez hırsı, aşılmaz gibi görünen egosu artık bir son bulsa. Keşke vatanî görevini yapan evlatlarımız gencecik yaşlarında şehit verilmese... *Kaza ve kader sizce ne anlama gelir? Müslüman olduğumuza ve onun şartlarına inandığımıza göre kaza ve kaderin Allah’tan geldiğini kabul ederim. *Ölüm ve ölümsüzlüğü tarif eder misiniz? Ölüm haktır. Geldiğimiz gibi, sıramız gelince de gideceğiz. Ölümsüzlük ise giderken ardınızda bıraktığınız eserlerde, sergilediğiniz insanî tavırlarda, adamlıkta gizlidir. *Hedefleriniz? Karınca kararınca Kırşehir’e, devlete, millete hizmet edebilmek. *Sizce (bir kelimeyle) Atatürk kimdir? Atatürkçülük nedir? Atatürk; Türk Milletini esaretten kurtaran, yedi düvel Batılı işgal devletleri ile savaşıp Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran, Türk Milletinin istiklâl ve istikbâlini her şeyden üstün gören büyük devlet adamıdır. Eğer Atatürk olmasaydı, Türkiye’nin Doğusu Ermenistan, Batısı Yunanistan olurdu. O zaman ezanın okunmasına kim izin verecekti? Doğacak çocuklarımızın adı ne olacaktı? Bunca başarısına rağmen, tek başına bir yönetimi tercih etmemiş,  meşvereti,  adaleti, güveni sağlayarak “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” tezini savunmuştur. *Vermek istediğiniz son mesajınız nedir? Rabbim gönüllere güzellik ve insanları sevip sayan bir ruh güzelliği versin. Dünyada paylaşılmayacak bir şey olmadığı halde, bazılarının sınır anlamsız ve bitmez hırsı, egosu toplumu huzursuzluğa sevk etmektedir. Allah, güzel yurdumuzu Orta Doğu ülkelerine benzetmeye çalışanlardan, kahraman asker ve polislerimize kahpece pusu kuran, masum insanlarımızın canını yakan canilerden, vatan hainlerinden ve onların uşaklarından bütün Türkiye’yi, Türk Milletini korusun. Mekânlarının cennet olması için dua ettiğim şehitlerimize rahmet diliyor, önlerinde saygı ile eğiliyorum. Çocuklarımıza barış içinde ve huzurlu bir gelecek bırakmak zorundayız. Bunun için hepimiz dikkatli olup, “ben” merkezli düşüncelerden kurtulmalıyız. Türk topraklarının ve bu coğrafya da yaşayan bütün insanların bölünmez bir bütün olduğunu bütün dünyaya göstermemiz için millî birlik ve beraberlik duygularını daima canlı tutmalıyız. Kırşehir’imizi sürekli göç veren, eğitimli gençlerine istihdam sağlayamayan yeşil dokusundan uzaklaşan görüntüsünden kurtarmak, memleketimize ait medeniyet ve kültür unsurlarını korumak için elbirliği içinde çalışmak zorundayız. Kırşehirlileri bir araya getirmek adına böylesine takdire şayan çalışmayı başlatan, bizleri unutmayan Duran Erdoğan gibi değerli ağabeyimize teşekkürü bir borç bilirim. Allah ona uzun ömür versin, yolu açık olsun. Sevgi ve muhabbetle kalın… *Asıl Ben siz değerli kardeşimize bize vakit ayırdığınız için çok teşekkür ediyorum.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.