Olabilir mi?

Türkiye üzerinde oyunlar oynanmaktadır. Her zamanki oyuna benzemeyen oyunlar bunlar. Anarşi azdırılarak ihtilale zemin hazırlayanlar hep ya ideolojik açıdan Rusya, çıkarlar açısından batılı ülkeler olurdu. Enflasyonun azdırılarak çekilmez hale gelen pahalılığın gelecek seçimde hedefteki siyasi hareketi iktidardan mahrum etmeyi hedef alırdı. Şimdi karşımızda dört seçimi her defasında oy artırarak tekrar gelen bir iktidar. Bu demektir ki eski usullerle yıkmak artık imkansız. Orduda eski hayalperest, maceracı komutanlar da ya yok veya pasifize edilmiştir. Her an bir gurubun maceraya atılması da olamazlardan değildir elbette. Paralel diye bir kubur fareleri de bir iş başaramadılar. Peki demokratik olmayan yollardan bunları nasıl yıkacaksınız? Aslında iktidarın yıkılması önemli değil Türkiye devletini bu bahane ile yıkmaktır asıl maksat. Her iktidara gelene istediklerini yaptırıyorlar nasıl olsa. Türk devletini yıkarak bakınız neler kazanacaklar İktidarı yıpratmanın, zorda bırakmanın yolu yanlış dış siyasetteki tavrımız sebebiyle düştüğümüz Suriye batağı tek kelimeyle battıkça batar haldedir. Bu zor duruma kazılan kuyuya hile ile düşürüldüğümüze inanmaktayım. Bu tuzak Soçi’de Obama-Putin buluşmasında kazılmış, planlar yazılmış ve adım adım avın oraya düşmesi beklenmiştir. Hatta uçak düşürme hadisesi de bu oyunun bir parçasıdır. Elbette doğru bir karar düşürmek. Devlet yönetiminde “kandırılma”, aldatılma, inandırılma, farkına varamama ve itimadın boşa çıkması gibi beşeri zaafların yeri olamaz. Şahsi hayatınızda bütün hatalar olabilir ancak o zaman zararlı çıkacak olan şahsınızdır. Ama devleti idare ederken değil kandırılmak hata yapma lüksünüz de yoktur. Heyecan, veya duygusallığın yeri de yoktur. Esat ile aramız iyi iken Halep’te bakanlar kurulu toplayıp, maç yaparken de durum hissi ve aleyhimize idi. Bunu o zaman da yazdık. Hatay o zaman da Suriye sınırları içindeydi Esat’ın haritalarında. Hatta daha kocaman bir haritada ve her misafirin gözüne sokarcasına hem de bizim heyetin hemen arkasında ve TV çekimlerinde görünsün diye yapılmıştı. ”Bu haritanın önünde oturmayız, hem bu kadar kardeşliğimiz ve dostluğumuz varsa bu haritayı kaldırınız” diyen olmadı. Bu durum o zaman da heyete hakaretti. Şimdi ise Soçi mutabakatı sebebiyle Rusya, Irak ve Kürtler vesilesiyle, ABD ise Suriye, Ermenistan ve İran ile bir olup bizim etki alanımız olan bölgelere ulaşmamızı engellemek, kendi başımıza kalmak, başı derdine düşürmek için yeni oyunlar, yeni planlarla üzerimize geliyorlar. Kafkas’tan Rumeli’ye kadar Ortadoğu’dan Afrika’ya kadar etki alanlarımızı karıştırdılar, onlar birbirini boğazlarlarken bizi de Kürtler ve Suriye ile terbiye etmeye, bombacılarla yola getirmeye çalışmaktadırlar. Rıza Zarrab’ın yakalanması da bir planın başlangıcı olduğuna inanmaktayım. Bakınız önümüzdeki günler vahim olduğu kadar elim olaylar olacak ve bu gün farklı değerlendirdiğimiz pek çok insan hiç de hoş olamayacağını tahmin ettiğimiz şu günlerde olağanmış ”zaten belliydi” noktasına gelinecektir. Rıza Zarab, Şişli’de bir merkezde ki burası önemli operasyonlarda kullanmaktadır CIA, görüştükten sonra ABD’ye hareket etmiştir. Bu hareket ediş kendi başına mı yoksa İran’dan, Türkiye, Katar, BAE devlet adamlarına kadar uzanan bir uzunca listedekilerin ipliğini pazara çıkarmak için mi gitmiştir? Bombacılarla hedef alınanlar hala ayakta dururken masum halk, günahsız insanlar zarar görecektir. Belki de Rıza Zarrab’tan sonra bazıları halk nezdinde paçavraya çevrilerek olası bir halk hareketinden zararlı çıkması için gayret edilecektir. Bütün bunların kendi partisinden birisinin söylediği gibi ”ABD projesi, planı” olan şahıslardan faydalanacaklarını zannetmektedirler. Oysa daha tehlikeli daha vahim olan bu tercihi denemek daha büyük belalara sebep olacaktır. Allah Türk milletini korusun ve yüceltsin. Bir taraftan Kürt eşkıyası diğer taraftan İŞİD belası, öbür tarafta canlı veya arabalı bomba hep o ABD projesi olan şahsın lehine gelişmeye devam edecektir. Putin eski ajanlığını daha tehlikeli ve daha modernize bir şekilde devam ettirmektedir.