Sakarya Destanı’nda 11.Gün (02 Eylül 1921) Yunan Ordusunun Ankara Hayalleri Bitiyor

Polatlı bölgesindeki Mürettep Kolordu düşman taarruzlarını durdurmayı başardı. 2’nci Yunan Tümeni Karayavşan- Çal Dağ bölgesinde taarruzları neticesinde Çal Dağ Bloku’nu ele geçirdi.

Sakarya Destanı’nda 11.Gün (02 Eylül 1921) Yunan Ordusunun Ankara Hayalleri Bitiyor
Yayınlanma:

Türk Kuvvetleri Çal Dağı kuzeyinde yeni mevzi işgal etti ve Yunan kuvvetlerinin taarruzları durdurularak, Çal Dağı’ndan daha kuzeye ilerlemesi engellendi.

2 Eylül’de Papoulas, Polatlı ve Kızılkoyun, Güzelcekale çizgisinde durdurulduğunu ve Çal Dağı’ndan başka yerde başarı kazanamadıklarını görünce, hedefi olan Ankara’ya bir an önce ulaşmaktan vazgeçerek birliklerine 2 günlük bir dinlenme verdi.

ish-album-nu-3-fotograf-nu-139.png

YUNAN ORDUSU’NUN ANKARA HAYALLERİ BİTİYOR

Bugün itibariyle Yunanlılar Çal Dağı’nın tamamını ele geçirmişlerdi. Birliklerimiz ise yeni savunma düzeni kurmaya uğraşıyorlardı. 1 Eylül savaşları sonunda Yunan Küçük Asya Ordu Komutanı General Papoulas'ın yayınladığı emirlerden, Çal ve Haymana doğrultusunda Türk cephelerini yaracağı konusunda bir ümide kapıldığı anlaşılmaktaydı.

Polatlı bölgesinde Süvari Tümeni’nin de yardımıyla; Yunan taarruzları, fazla bir gelişme gösteremeden, demiryolunun hem kuzeyinde hem de güneyinde kırılmıştı. Çal Dağı’ndaki Yunan mevzilerinde ise zaman zaman büyük sıkıntılar yaşanmıştı.

Çal Dağı’nın batı yüksekliklerini de ele geçiren 10’uncu Yunan Tümeni, öğleye doğru Haymana-Polatlı yoluna ulaşmıştı. Durumun kısa zamanda bu derece tehlikeli bir hâl aldığını gören 4’üncü Grup Komutanı Albay Kemalettin Sami, saat 13.00'te Cephe Komutanlığı’na verdiği raporda; elinde hiç ihtiyatı kalmadığını, düşmanın Çal bölgesi ile grubu arasına girdiğini, yardım yapılmadığı takdirde gerideki hatta çekilmek zorunda kalacağını bildirdi.

04a.png

YUNAN BİRLİKLERİ KONTROLÜ KAYBEDİYORDU

Düşmanın yoğun topçu ateşi desteğiyle cepheden tekrarladığı hücumlarda göğüs göğüse yapılan kanlı muharebelerden sonra Çal Grubu’nun 15’inci ve 24’üncü Tümenleri Çal tepelerini terk ederek gerideki yamaçlara çekilmek zorunda kaldı. Cephe Komutanlığı’nın elindeki 23’üncü Tümen’in bir alayını Çal Grubu emrine koşturmasına ve toplanmasını ancak bitiren ihtiyat 11’inci Tümeni’ni harekete geçirmesine rağmen Çal muharebeleri yenilgi ile sonuçlanmıştı. 2 Eylül 1921 günü gece karanlığında saat 23.00'e kadar süren çetin mücadelelerden sonra 2’nci Yunan Tümeni, kuzey eteklerine kadar Çal Dağının tamamını eline geçirmişti.

Akşamın ilk saatlerine kadar süren ve zaman zaman Türk askerlerinin elindeki cephanenin de yok denecek kadar azalması yüzünden süngülerle yapılan şiddetli çarpışmalar sonunda Türk savunma birlikleri mevzilerini korumuş, ağır kayıplara uğrayan 12’nci Yunan Tümeni de artık ilerleyecek gücü kendinde bulamadığından mecburen durmuştu. Haymana ve daha önemlisi cephe, bugün de kurtulmuştu. Bunun başlıca nedeni ise Yunan birlikleri arasındaki koordinasyon ve motivasyon eksikliğidir.

Çal Dağı gibi çok önemli bir dağ blokunu ele geçirmişlerdi. Eğer Çal Dağı’ndaki Yunan birliklerine paralel sağdaki Yunan birlikleri de taarruzlarını aynı hızla devam ettirebilseydi ya da 1’inci Kolordu Komutanı General Kondilis, şimdiki hareketsiz 1’inci Tümeni’ni 2’nci Grup karşısında zayıf bir kısım kuvvet bırakarak başarı bölgesinde kullansaydı, bugünkü savaşın kaderi çok daha değişik olabilirdi. Nedense Albay Selahattin Adil Bey'in grubunun karşısında hiçbir hareket yoktu.

KOMUTANLARIN FARKI

Tabi ki burada Başkomutan Mustafa Kemal ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ile Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa'nın muharebe alanında bulunmaları, birliklerini yakından sevk ve idare etmeleri, gördükleri durum karşısında anında tedbir almaları Çal Dağı’nın elde kalmasını sağlayan en önemli etkenlerden biridir. Yunan Ordu Komutanlığı’nda, Sakarya Savaşı'nın ilk gününden beri böyle bir alışkanlığa rastlayamayız. Papoulas, cephenin çok uzağında İnlerkatrancı'daki karargâhında, masasına oturup kollarını kavuşturmuş, bir seyirci görünümündedir.

Cephe Komutanlığı karargahında görev yapan Halide Edip Onbaşı o günleri şöyle anlatmakta:

"İlk günlerde Yunanlılar yer kazanıyor, ufak tepeleri birer birer ele geçiriyorlardı. Bu tepeler askeri bakımdan çok önemli idiler. Mustafa Kemal Paşa onların Çal tepesini işgal edinceye kadar korkulacak bir şey olmadığını, fakat Haymana'ya girerlerse, bizim de kapana kısılacağımızı söyledi. Ben, Yusuf Akçura ve Binbaşı Ali Bey, karargâhtan Alagöz Tepesi'ne çıkarak savaşı seyrettik. Yunan uçakları birliklerimizin üzerinde uçuşup duruyorlardı. Binbaşı Ali, bizim karargah olarak kullandığımız yeri keşfetmiş olmalarından endişe ediyordu. Bu arada, Mustafa Kemal Paşa, Refet ve İsmet Paşalar karargâhta toplanmışlardı. Alagöz Tepesi'nden aşağı doğru inen sonsuz vadiler ve toprak yığınları, kırmızı mavi renklere boyanmış gibiydiler. Çal Tepesi, bunların üstünde bir dev gibi yükseliyordu.’’

img-20160205-143604.png

FEVZİ PAŞA İYİ HABERLERİ VERİYOR

Halide Edip sözü daha sonra 2 Eylül gününe, Çal Dağı'nın düşüşüne getirip, bir görgü tanığı olarak değerli anılarını kendine özgü bir dille anlatmaya devam eder;

"Bir hafta geçmeden Çal Tepesi düştü. Korkunç bir sükût... Mustafa Kemal Paşa susuyor, aşağı yukarı dolaşıyor ve geri çekilme emri verip vermemekte tereddüt ediyordu. Bir subay odaya girerek 'Fevzi Paşa sizi telefonla arıyor efendim.' dedi. Gece yarısından sonra, saat tam ikiydi. Bana orası o gece bir tiyatro sahnesi gibi gelir. Mustafa Kemal Paşa, karşıki odada telefon ediyor, ben de kapıya dayanmış dinliyordum. Sofa, ayakta dimdik duran subaylarla doluydu. Herkes bekliyordu. Mustafa Kemal konuşuyor. ‘Siz misiniz Paşa Hazretleri? Ne? Vaziyet lehimizde mi dediniz!? Doğru anladım mı? Haymana hemen hemen işgal edilmiştir. Ne? Yunanlılar kuvvetlerinin sonuna gelmiş, ricat mı edecekler!?’ Orada duranların yüzleri ışıldıyor.

dsc-9017.png
Polatlı Sakarya Şehitliği

Ondan sonra Mustafa Kemal Paşa yanımıza geldi. Yunanlılar daha ileri gitmeden önlerine göndereceği kuvveti temin için plan yapmaya başladı. Mustafa Kemal Paşa'nın gözleri o gece Dante'nin cehenneminde yananların gözleri gibi, anlatılamayacak kadar acı içindeydi. "Dinleniniz Paşam, yatınız!.." dedim. 'Hayır, haydi bir kahve daha içelim.' diyerek kendisine hizmet eden Ali Çavuş'a seslendi. Eğer tesadüfi bir hareket bir milletin kaderini değiştirebilirse, işte Fevzi Paşa'nın telefonu böyle bir tesadüf oldu. Fevzi Paşa'nın hakkı vardı. Ertesi gün Yunanlılar Haymana'ya hücum edemeyecek kadar yorgundular. Oradaki gedik bizim tarafımızdan kapatılmıştı." Gerçekten de ertesi gün bütün cephede savaş durmuştu.

Kadim Koç
Polatlı Belediyesi Tarihi Alanlar Tanıtım Merkezi (POTA) Koordinatörü

Kaynak:Haber Merkezi

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.