Sen hiç kurtlu elma yemedin mi?

Rabb’im çok şükür bizleri ‘Eşref-î mahlûkat’ olarak ‘Yaratılmışların en şereflisi’ yani düşünen, kâmil manada erdemli insan yaratmış....

Sen hiç kurtlu elma yemedin mi?
Yayınlanma:
Güncelleme:

Rabb’im çok şükür bizleri ‘Eşref-î mahlûkat’ olarak ‘Yaratılmışların en şereflisi’ yani düşünen, kâmil manada erdemli insan yaratmış. Ne güzel! Öyleyse, bize bahşedilen birinci nimet ‘akıl’dır ve bu yeteneğimizi de iyi, doğru ve güzel işlerde kullandığımız takdirde yaşantımız daha da güzelleşecektir. Şüphesiz ki güzîde-güzel yaşamak, sağlıklı, varlıklı, bilgili yaşamak herkesin en tabii hakkıdır. Hiçbir kimse karşısındakine “Sen bedbaht olmaya, sağlıksız yaşamaya müstahaksın, böylesine bir yaşantı Senin en tabii hakkındır” diyemez.  Mutsuzluğu ve umutsuzluğu hiçbir kimse bir başka Allah kuluna reva göremez, diyerek gayet makûl ve mantıklı düşünüyorum.  Ama işin içine girip, ayrıntılı düşündükçe, olup-bitenleri gördükçe maalesef bazen kendimden bile şüphelenir hale geliyorum. Yaşadığım mekânımın bulunduğu yer ne köy ne de şehir. Tam tabiatın ortasındayım. Çevrem ev, fabrika, tarla ile çevrili. Çiftçilik yapan köylüler Devletten aldıkları ‘Doğrudan Gelir Desteği’ sayesinde 4 çekerli, kocaman-kocaman tekerlekli traktörlerle üretim yapıyorlar. Son model ve kabinli traktörlerde yok, yok! Klima, Radyo gibi özellikler başta olmak üzere her şey düşünülüp dizaynedilmiş. Buna elbette bir diyeceğim yok. Ancak ne var ki o ‘akîl’ üretici çiftçi ne yapıyor, biliyor musunuz?  Sürüm den sonra toprağın altına bir güzel ot öldürücü zehirli ilaç atıyor. Ekerken yine tohumla birlikte toprağın altına ‘alt gübresi denen hormonlu fennî gübre’ veriyor. Zaten tohum GDO’lu… Tohum biraz yeşerince yeniden ‘üst gübresi’ denilen bir fennî gübre daha veriliyor. Arkasından zararlı otla mücadele için -bayiinin önerisi- ucuz-zararlı olan zehiri kullanıyor. Bitmedi: Fazla ürün almak ve ürünün bereketini artırmak için -üstüne üstlük- bir de suya kattığı özel hormonu kullanıyor. Üreticinin tarlaya attıkları zehirli ilaç ve hormonların çevredeki doğal bahçelere ve buralarda yaşayanlara da etkin zararlarını saymakla bitiremem.  Bana da sizlere bu bilgiyi nakletmek kalıyor… Un fabrikası dert küpü: ‘Bir türlü kaliteli un üretemiyoruz’ diyorlar. Yem üretimine dönmüşler.  Fırınlardaki ustalar şikâyetçi: “Unlara ne yapıyor, ne katıyorlarsa, kıvam tutturamıyoruz” diyorlar. Vatandaş da bunun bilincinde; yana-yakıla, ağlaya-sızlaya, hastane-hastane gezerek amansız hastalığına çare arıyor: Tanı: Kanser… Tedavi: Yapılıyor. Kurtulan yok! Ha, Devlet nerede?  Allah için söylüyorum- sınırsız sosyal güvenlik hizmetiyle elinden geleni yapıyor… Daha ne yapsın? Geçenlerde genç yaşında akciğer kanserinden tez zamanda ölen komşuma doktor sormuş: “Köyde yaşadığına göre elma bahçen var mı? Yılda kaç defa ilaçlıyorsun?” Köylüm de övünmüş… “En iyi elmayı ben yetiştiririm. Paradan, masraftan, zahmetten kaçmam.  Elma ağaçlarını yılda tam 6 defa ilaç yaparım:” demiş. Doktor çıkışmış: “Sen hiç kurtlu elma yemedin mi? Elmaların hep iri, gösterişli, sağlam olanını mı yedin? Sen böceklerin dahi koklayıp yemedikleri zehirli elmaları yiyerek, kendini zehirlemişsin!” Sözün özü: Aslında doktor modern tıbbın aczini anlatmaya çalışmış, ama yine de kendine verilen görevi yapmış. Netice de dostum ve komşum öldü… Komşu ve cemaat olarak üstümüze düşen görevimizi yaptık: İmam sordu: “Ey cemaat bu mevtayı nasıl bilirsiniz?” dedi. Bizler de “İyi biliriz” deyip, haklarımızı ‘helâl’ ettik. Gönlünü incitmekten, kalbini kırmaktan çekindiğim, yüzüne hep gülümseyip baktığım değerli komşumun üstüne de tonlarca toprağı imeceleşerek hızlı-hızlı atıp, gömdük. İkram edilen lokumu yedik ve üstüne de bir bardak su içtik. Bu kadar! Hoşça kalınız.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.