Teknoloji zaaflarıyla birlikte fayda sağlıyor

Kırşehir’in yetiştirdiği genç olduğu kadar da iddialı bir yazar ve şair Gamze Boynueğri teknolojinin doğru kullanılması halinde hayatı kolaylaştırdığını...

Teknoloji zaaflarıyla birlikte fayda sağlıyor
Yayınlanma:
Güncelleme:

Kırşehir’in yetiştirdiği genç olduğu kadar da iddialı bir yazar ve şair Gamze Boynueğri teknolojinin doğru kullanılması halinde hayatı kolaylaştırdığını söyleyerek, “Teknolojinin farkındalığını hayatımızın içerisinde odak noktası yapmamızla birlikte bu konu ile bizzat ilgilenenler bizlere daha yenilikçi, en mükemmel ürünleri veya en hızlı online sistemi ya da iletişim kurabilmemiz noktasında çalışmalarını gösterdikleri, halende çalışmalarının devam ettiği aşikardır” diyerek teknolojinin önemine dikkat çekti. Eğitim ve kültürde marka şehir: Kırşehir, diyenler çok haklılar. Şimdi karşımda genç, dinç, bilgili, birikimli, akîl, yağız, güzel, süper yedi yıldız tazenin ve nazenin, şair ve yazar bir hanımefendi var.  Yarım asra yaklaşan gazetecilik ve yazarlık hayatımda yüzlerce röportaj yaptım, ama ilk defa -tabirimi mazur görün- çuvalladım. Hayran kalacaksınız. O bir sayfalık röportaja sığdırılamaz. Devamını -inşallah- adına münhasır özel sayıda okuyacaksınız. . Ben sordum; o cevapladı… Maşallah diyerek, birlikte tanıyalım: *Kimdir Gamze Boynueğri? Kısa özgeçmiş lütfen! 16 Nisan 1994 Yılında Kırıkkale’de gözlerini dünyaya açmıştır. Aslen Kırşehirlidir. Ortaöğretim yıllarından bu yana Edebiyata olan ilgisinden ötürü şiir yarışmalarında Kırşehir dereceleri bulunmaktadır. Kırşehir Anadolu İletişim Meslek Lisesi Gazetecilik Bölümü Yazılı Basın Alanı olarak eğitimini tamamladı. Tasavvuf Edebiyatı Şiir türünde olan “SÜKÛT” isimli kitabın yazarıdır. Halen Eskişehir Anadolu Üniversitesi Medya ve İletişim Bölümünde eğitimine devam etmektedir.  Yazar, 2016 yılı Nisan ayı içerisinde “Vasiyet” isimli eserini çıkarmış bulunmaktadır. *Doğal mısınız? Aynaya bakınca kendinizi nasıl buluyorsunuz? Çok doğalım hem de öyle böyle değil (Gülerek cevap veriyor). Bundan daha önce ki yıllarda yazmış olduğum bir köşe yazısında sözün özüne değinmiştim ve başlığını da “SÖZÜN ÖZÜ” şeklinde belirtmiştim. Kaleme almış olduğum köşe yazısında anlatmak istediğim şey ağzımızdan çıkan her bir sözün özüne değinmemiz gerektiği noktasındaydı. Küçük yaşlardan bu yana hayatla tek başına olan mücadelem beni oldukça olgunlaştırdığına inanıyorum. Hoş bir bayan olarak görüyorum. *Şiir-edebiyat-güzel sanatlarla ilgili olduğunuz belli. Eserlerinizin isimleri? Evet, şiir ve edebiyat benim için çok önemli bir yerde barınmaktadır. İlk çıkarmış olduğum “Sükût” eserim tasavvuf edebiyatıyla ilişkili şiir alanına girmektedir. En son çıkarmış olduğum ikinci “Vasiyet” eserim de yine tasavvuf edebiyatıyla ilişkili olup roman olmaktadır. * Musiki zevkiniz? Türkü söyler misiniz? Bu soruyla aslında beni tanımayanlar vermiş olduğum cevaplarla birlikte hem daha yakından tanımış olacaklarını hem de farklı bir yetenek olarak mı yorumlarsınız sizlerde yoksa ilgi alanımda şekillenen bir hobi olarak mı yorumlarsınız orası birazda sizin ve okuyucularımızın şahsınıza münhasır olacak durumdur diyebilirim. Müzik notası benim hayatıma 8 yaşında yer almıştır. Son aylar içerisinde yapmış olduğum 2 adet bestemle birlikte 100’e yakın sözü ve müziği bana ait olan bestelerim bulunmaktadır. Bununla birlikte kulağıma hoş gelen, bende bir hissiyat uyandıran her türlü kültüre münhasır müzikleri kendime özel bir yorumla seslendirmekten büyük keyif alırım. Bunun bir Türkü, Türk Sanat Müziği, Pop, Caz veya Yabancı olması gibi bir özellik teşkil etmesi önemli değildir. Musiki benim hayatımda olmazsa olmazlar noktasındadır. Çünkü güzel dinlemek, güzel yorumlamak Musiki de benim için önemlilik arz etmektedir. Müzeyyen Senar ve Zeki Müren vazgeçilmezim arasında yer almaktadır. Hatta gramofona, eski plaklara olan çok büyük ilgim vardır. *Hiç ödül aldınız mı? İlkokul yıllarımdan bu yana ufakta olsa dereceye girmiş bulunmaktayım. Tabii yine bunlarda ufak hediyeler aldığımı ifade edebilirim benim için bir nevi de olsa ödül sayılırdı. Örnek vermek gerekirse ilk olarak 164. Polislik şiir yarışmasında Kırşehir’de dereceye girmiş bulunmaktaydım. Bana takdim edilen en güzel hediye Ulu Önder Mustafa Kemalin “Nutuk” kitabının hediye edilmesi olmuştu. Onun akabinde Gazetecilik mesleğimde Kırşehir Haber24 Portalının sahibi Alparslan Demirbaşın Kırşehir’de ilk düzenlemiş olduğu altın kalemler ödül töreninde Kırşehir’de en iyi Bayan Muhabir seçilerek ödüle layık görülmüş olmamdı. *Olmazsa olmaz özel zevkleriniz, prensipleriniz, kurallarınız var mı? Evet kesinlikle. Olmazsa olmazlarımın ilk kendimle baş başa kalmayı ve o saatlerde kulaklığımı takıp yüksek bir sesle müzik dinlemeyi çok seviyorum. Film izlemek, kitap okumak, beste yapmak, şarkı seslendirmek benim olmazda olmazlarım arasında yer almakta. Aynı şekilde yine doğayla iç içe olmayı yalnız gezinmeyi çok seviyorum. Yaz aylarında olmazsa olmazım hamaktır. Oksijeni bol öğle sonu dinlemelerinde bir ney müziğinin bana eşlik etmesi kadar özel zevkim olamaz. Çok samimi olduğum arkadaşımla bir araya gelip bol köpüklü bir sütlü kahve yada orta şekerli bir Türk kahvesi eşliğinde sohbet edip, kahkaha atmak bana büyük zevk ve keyif veriyor. Özellikle meslek konusunda çok titiz davranışlarda bulunmaktayım yani biraz daha sıkı, disiplin sahibi gibi. * En sevdiğiniz-şair-yazar-coğrafi  bölge. vs.? Şair olarak günümüze yönelirsek biraz daha doğrusunu söylemek adına Serdar Tuncer’i tercih ediyorum. Yazar olarak ise hemşerimizde olan Sinan Yağmur’un kalemini beğeniyorum. Coğrafi bölgesi olarak da Karadeniz aşığı olduğumu birkaç soru içerisinde belirtmiştim. *En son okuduğunuz kitap? En son olarak Cemil Meriç’in Lamia isimli 400 sayfalık kitabını okumuştum. Benim için ilk deneyim olmuştu. İlk defa okumamdandır belki de bilemiyorum ama kalemi ve anlatımı beni oldukça zorladığını ifade edebilirim. *İçki-sigara, alkol ve sair bağımlılıklar, var mı? Ne dersiniz? Hayır, ara ara denk gelirse oda sigara kullanımı vardır ama şair bağımlılığı yoktur mezelerle donatılmış rakı gibi, ya da çayda demlenmek gibi. Benim en büyük bağımlılığım şairelik statüsünde müziğin ritmi ve o anki benim duygu hissiyatlarımdır. Eğer bir bağımlılık gerekiyorsa yine gece benim en büyük bağımlılığımdır. *Sizce internet-akıllı telefon-televizyon nedir ne değildir? Faydalı mı? Zararlı mı? Elbette son yıllarda gelişen teknoloji bize oldukça zararlarıyla birlikte fayda da sağlamış oldu. Teknolojinin farkındalığını hayatımızın içerisinde odak noktası yapmamızla birlikte bu konu ile bizzat ilgilenenler bizlere daha yenilikçi, en mükemmel ürünleri veya en hızlı online sistemi yada iletişim kurabilmemiz noktasında çalışmalarını gösterdikleri, halende çalışmalarının devam ettiği aşikardır. Çalışmalar öyle görünüyor ki o dönemlere erişebilir miyiz bilemiyorum ama oturduğumuz yerden teknoloji bazında uzaya ışınlanmak hayal olmaktan çıkıp gerçek olacaktır diye umuyorum. Bu yönde gelişim sağlanması hayatımıza ve mesleki açısında başarı noktamızda çok etkin olabiliyor. Lakin unutulmaması gereken çok önemli değerlerimizin, miraslarımızın, kültürlerimizin, akrabalık ilişkilerimizin ve iletişimimizin kopması noktasındadır. Açıkçası “Komşu komşunun külüne muhtaçtır” sözünü unutturup “ Komşu komşunun internetine muhtaçtır” haline getirmeye çalışılıyor. Bizler Osmanlı torunlarıyız. Bizler Türkiye Cumhuriyetinin al sancağı altında dalgalanan Mustafa Kemal’in, Seyit Onbaşı ve Fatma Bacı’nın evlatlarıyız. Hedef diye tutturanlar yenilikçilikten bahsedenler aslında bize en büyük yanlışı yapıyor benim görüşümde. Çünkü her şey gitgide rahatlaşıyor ve her şey rahatlaştıkça Türk Milleti tembelleştiriliyor. Şuan oturduğum yerden internetimi açıp bir adet adresime meyve suyumu sipariş etsem benim yaşadığımın ne anlamı kalır ya da o meyve suyuna ulaşmanın değerini ben ne kadar kavrayabilirim. Bağlılığın söz konusu olması, boşanmaların ve aldatmaların artması daha bambaşka benim tasdik etmediğim diğer konular arasında yer almaktadır. Şuan rahatız belki ama ilerleyen süreçlerde böyle olmayacak o vakitlerde hayat şartları daha çok zorlaşacak ve insanlar yine kendi görüşümce kazandıkları üç kuruş paraya emek almak yerine gidip günümüz popülerliğine ayak uydurma derdinden internetini parasını ödeme telaşını düşecek. *Sporla aranız nasıl? Uzun yıllardır sporla ilgilenemiyorum söyleyebilirim.  Basketbolu çok seviyordum lise yıllarımda ama ne yazık ki onunla alakalıda pek ilgim kalmadığını açıkçası belirtebilirim. *Samimiyet ve öfke denilince ne anlatırsınız? İnsanlık olarak karşı tarafa sunulmuş iyi niyetin ve hoş görünün suistimal edilmemesi derim. Çünkü benim için arkadaşlıklarımı kurmamda kesinlikle samimiyetin çok önemli ve özel bir yeri vardır. Samimi olmadığım insanlarla iletişime mesafe koyduğum gibi bunun suistimal edilmesi noktasında da yine öfke duyacağım aşikardır. * Hobisi olmayan insan düşünemiyorum: Sizin de‘Hobiniz’ vardır mutlaka? Elbette benim hobilerim belli başlı konulardır. Onlarda her uygun sorunun içerisine mutlaka eklemiş olduğum Müzik dinlemek, beste yapmak, şiir yazmak, eser oluşturmak, dinlenmek ve seyahat gerçekleştirip yeni yerler keşfetmek. *“İyi ki” leriniz nelerdir? İyi kilerim elbette benim için bugüne kadar pişmanlık duyup da gerçekleştirmiş olduğum keşkelerimdir. Eğer keşkelerim olmasaydı iyi kilerimde olamayabilirdi. Mesela şuan bulunduğum konum gibi. Gazeteci Yazar, Şair ve Bestekâr olmak benim tamamen üzerine düşmemle alakalıdır. Örgün eğitimimi elimin tersiyle iterek pişmanlık duyduğum ve yeri geldiğinde de keşke yapmasaydım dediğim ama diğer bir pencerenden de şuan ki bulunduğum konuma bakıp da iyi ki dediğim mesleğim, etiketim, kariyerim, çevrem birazda düşünce olarak beni “ Bazen yürümek için düşmek gerek” noktasına itmiştir. *“Keşke” leriniz nelerdir? Keşkelerimde aslında biraz önceki olayın tam tersinin bana nasip olması. Bende kalması gereken özel durumların bulunduğu keşkelerimin bulunduğunu sadece belirtebilirim. *Neden korkarsınız? Rabbimin yarattığı fani bir kul olarak’dan elbette ona döndürüleceğimiz inancıyla Rabbimin bilmeden işlemiş olabileceğim günahlarımı affetmeyişinden ve başıma getirebileceği kaza ve kader’den korkarım. Onun harici olarak da kendini bilmeyenin zulmünden, iftirasından, kumpasçılığından, kendimi aklayamamaktan dolayı ve itibarımı kaybetmek ötürü büyük korku yaşarım. Onun harici benim gözümü hiçbir şey kolay-kolay korkutamaz. *Kaza ve Kader sizce ne anlama gelir? Kaza ve Kader elbette tamamen Rahmeti ve Bereketini üzerimizden eksik etmeyen, bizlerden esirgemeyen aksine bizlere sunan Rabbim anlamına gelmektedir. Her şey onun “OL” demesiyle meydana geldiğine şüphe etmeksizin (hâşâ ve kella) yaşamımızda bu mucizevi olayları yaşamamızın büyük etkisi vardır. Kaza, yine elbette Rabbimden bize sunulan belki bazı zamanlar hayırsız diye görebileceğimiz bizim hayrımız için gerçekleşen olaydır. Kader’de yine Rabbimden bize sunulan bazı zamanlarda hayırsız diye görebileceğimiz lakin, kaderin ilerleyişi yönündeki yol çizimini ve ilerleyiş aşamasının Rabbin bize sunmuş olduğu Vahdet-i vücudumuzda beliren Akl-ı Kâmilimizi kullanarak bunun şekillenmesine sebep oluruz. Genel anlamda ifade etmek gerekirse de şu şekilde bir açıklama getirebiliriz. Kaza, Rabbin bizim hayrımız ve hayatımızda olmasına uygun gördüğü ve bizim yaşayabileceğim ama bizim müdahale edemeyeceğimiz bir olaydır. Kader ise yine Rabbin bize sunduğu hayatımı idame ettirilmesinde ki yaşayacağımız ve başımıza gelebilecek olay ve durumdur. Lâkin, kader kısmının ilerleyiş yönündeki bir bölümüne Akl-ı Kâmilimiz ile yönlendirebilmemiz söz konudur diye düşünüyorum. *Hedefleriniz Hedeflerim yönünde çok fazla konuşmak istemiyorum açıkçası. Çünkü hayata geçirmeyi planladığım çalışmalarım bende kalması her zaman benim artıma olmuştur. Sadece şunu söyleyebilirim ki Mesleğim gereği Gazetecilikte basın sektöründe olan ilerleyişimi hızlandırmak. Yazarlık noktasında kafamdaki proje çalışmalarını ortaya koymak ve elbette sinema noktasına katılım sağlamak hedeflerim arasında olanlardır. *Unuttuklarım, sormadıklarım olabilir. Son mesajınızı alabilir miyim? Son mesajım insanlığın bir gün vakti geldiğinde Rabbe döndürüleceğini unutmaması yönündedir. O bilinçle yaşayarak, değmeyecek olaylardan dolayı kendimizi üzmeyi ya da herhangi bir şekilde çok yakın sevdiklerimizi üzmeye asla değmeyeceğidir.  Yine iyiliğin, güzelliğin, sağlığın, şükür, dua ve aşk’ın eksik olmaması gerektiği yönündedir. Ve tabiî ki birazda ikinci kitabımıza söyleşi yönelik olan bu sohbetimize istinaden genç yaşlı demeden maddi olarak birazda düşünmeden manevi hissiyatlarını kâğıtlara dökmeleridir. Gençlerle birlikte genel kitleye olan mesajım ise tavsiye edilen okumanın tastiklenmesi ve uygulanması yönündedir. Varsa bir yetenekleri onu uygulamaları, kalem ve kâğıdı yanlarından eksik etmemeleri ve tabii ki şiir ve edebiyata önem vermeleridir. *Sevgili Gamze! İnanın bana… Sizinle yaptığım bu sohbet ve röportajdan büyük keyif aldım. Akranlarınız henüz dünyaya geliş amaçlarını düşünemiyorlarken; siz onlardan bir değil, birkaç adım daha ötedesiniz. Yolunuz ve ufkunuz açık olsun. Çok teşekkür ediyorum. Bana bu röportajı yapma fırsatı verdiniz. Benim önümü ve yolumu açıyorsunuz. Asıl ben size ve Anadolu Gazetesine çok teşekkür ediyorum.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.