Türkistan bilimi yakalamış ancak şehirleşememiş

Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. Musa Yıldız’ın daveti üzerine geldiğimiz Kazakistan’da Avrupa standartlarında ki Almatı...

Türkistan bilimi yakalamış ancak şehirleşememiş
Yayınlanma:
Güncelleme:

Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. Musa Yıldız’ın daveti üzerine geldiğimiz Kazakistan’da Avrupa standartlarında ki Almatı şehrinden yolumuz her iki dünyanın kapısı olarak adlandırılan Türkistan’a düşüyor. Almatı’da bulunduğumuz süre içerisinde Türkistan hakkında bilgiler almak için başvurduğumuz kişiler klasik bir Orta Anadolu şehri olduğunu ifade ediyorlar. Gözümüzde bir Kırıkkale, Kırşehir gibi canlandırmamızı istiyorlar. “İstanbul’dan Kırıkkale’ye gittiğinizi düşünün” diyenler oluyor. Türkistan’a Almatı’dan karayolu ile 760 km. uçakla direkt olarak Türkistan’a inemiyorsunuz. Önce shymkent, ardından karayolu ile Türkistan. Almatı-Shymkent arası havayolu ile 1 saat sürüyor. 1,5 saatte Shymkent-Türkistan arasında karayolu yolculuğunuz etti 2,5 saat. Uçaktan indiğimiz sırada Ahmet Yesevi Üniversitesi’nden araçlarımız hazır Türkistan’a gitmek üzere yola çıkıyoruz. Bildiğimiz karayolu her iki şehir arasında ki yol üzerinde başka bir yerleşim yerine rastlamıyoruz. Ahmet Yesevi Üniversitesi’nin bünyesinde bulunan Yesi misafirhanesinde buluyoruz kendimizi. Akşamın karanlığında misafirhane önünde kurulmuş çadırdan sirk gözümüze çarpıyor. Şehri çok tanıma fırsatı bulmadan çadırdan kurulan sirki göz önüne alarak 1980-1990’lı yılların Türkiye’si gözümüzde canlanıyor. Yani Almatı’da anlatılan tipik bir Orta Anadolu şehrinin de gerisinde diye düşünüyorum. Sabah ilk ışıklarıyla penceremden baktığımda bilinen ilk büyük Türk mutasavvıfı unvanını taşıyan Hoca Ahmet Yesevi’nin o heybetli Türbesini karşımda buluyorum. Biran evvel oraya gitmek türbeyi ziyaret etmek için can atıyorum. Ancak önce yapılması gerekenler var. Ahmet Yesevi Üniversitesi’nde TÜRKSAV tarafından düzenlenen ödül törenine katılmamız gerekiyor. Üniversite Mütevelli heyet Başkanı Prof. Dr. Musa Yıldız’a ödül takdim edilecek. Musa hocanın annesinin ağır derecede hastalandığını ve acil memleketi Samsun’a dönmesi gerektiğini öğreniyoruz. “Allah acil şifalar versin” derken vefat haberini öğreniyoruz. Musa hocanın acılı gününde yanında olamasak da telefonla yanında olduğumuzu hissettirmeye çalışıyoruz. Musa hocanın talimatıyla tören herhangi bir aksaklık olmadan devam ediyor. Üniversite kampüsünde bizleri Kazak kıyafetli kız öğrenciler ve Kazak müzik ekibi karşılıyor. Almaatı’da alamadığımız Kazak kültürünü üniversite kampüsünde fazlasıyla içimize çekiyoruz. Üniversite içerisinde Türk dünyası tarih müzesi adet gözlerimizi kamaştırıyor. Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in Eylül 2015’te Astana’da ki lider zirvesinde vurgusunu yaptığı ve Üniversite Mütevelli Heyet Başkanı Musa Yıldız’ında her platformda dile getirdiği Ahmet Yesevi Üniversitesi’nin Türk dünyasının ortak üniversitesi olacağı söylemlerinin ne anlama geldiğini bu müzeyi gezdikten sonra daha iyi anlıyoruz. Aslında Ahmet Yesevi Üniversitesi’n öğrenci profili de Türk dünyasının ortak üniversitesi söylemini doğruluyor. Türkiye, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan gibi pek çok Türk dünyasından öğrenciyi Ahmet Yesevi Üniversitesi’nde görmek mümkün oluyor. Bu öğrenciler ortak bir noktada Türkçe’de buluşuyor. Türkçe öğreniyor, Türk kültürünü kendi kültürleriyle kaynaştırıyorlar. Hepsi farklı ülkelerde olsalar da Türklüklerini Ahmet Yesevi Üniversitesinde doyasıya yaşıyorlar. İşte tamda burada Ahmet Yesevi Üniversitesinin önemi ortaya çıkıyor. Türk dünyası gelecek nesilleri Ahmet Yesevi Üniversitesi’nde tek vücut oluyor. Öğrenciler, güzel Türkçemizi Ahmet Yesevi Üniversitesi’nde pekiştiriyor ve kendi ülkelerinde yaygınlaştırıyorlar. İngilizce, Rusça ve Kazakça’nın hakim olduğu Kazakistan’da Türkçe’nin yaygınlaştırılması da sağlanıyor. Sadece Kazakistan değil, tüm Türk dünyasına Türkçe’nin açılan bir penceresi oluyor Ahmet Yesevi Üniversitesi. Ahmet Yesevi Üniversitesi bünyesinde 10 bine yakın öğrenci bulunuyor. 300 bin nüfuslu Türkistan için 10 bin öğrenci hayat demek. Öylede kıymeti bilinirse… Ama görüyorum ki Türkistan Türkiye’nin taşra kentlerinin 1980-1990’lı yıllarında. Şehirleşme, kentleşme adına herhangi bir çalışma yok denecek kadar az. Almatı’da Kazakistan’ın bir şehri, Türkistan’da. Almatı Avrupa standartlarına çoktan oturmuş. Ancak Türkistan ne yazık ki şehirleşme yönünde çok çok geride kalmış. Öğrencilerin şehirde sosyal alanları yok denecek kadar az. Yapılaşma, Ankara’nın Altındağ veya Mamak gecekondularından farkı yok. Tek farkı bizimkiler tepelerde, Türkistan’da coğrafi yapısı itibariyle düzlük arazide. Şehri vali yönetiyor. Kazakistan’da öyle. Belediyecilik yok… Ancak gerek öğrenciler olsun, gerek Üniversite yöneticileri bir gün Türkistan’ın hak ettiği şehir kimliğine kavuşacağından emin. Aslında aklımdan geçirmiyor değil, Türkistan’a bir Melih Gökçek, Veysel Tiryaki veya bir Kadir Topbaş lazım… Pazar yerleri yerlerde geziyor. Ankara’nın Keçiören’de yanan Osmanlı Pazarı’nın eski hali oldukça lüks kalır. Türkistan’a 30 km uzaklıkta bulunan Kentav şehrinden bahsettiler. 1960 yılında şehirciliği ile ödül almış. Ancak ödülü aldıkları yılda kalmışlar. Ahmet Yesevi Üniversitesinin Kenthav şehrinde Hazırlık Fakültesi bulunuyor. Orada da üniversitenin çalışmaları oldukça başarılı. Öğrencilerin en iyi eğitimi alabilmeleri için Ahmet Yesevi Üniversitesi’nin ana kampüsünde olduğu gibi her türlü teknolojik gelişme takip ediliyor. Pırıl pırıl… İçi cıvıl cıvıl Türk dünyasının renklerini oluşturan öğrencilerle dolu Türkistan’ın gerçek şehir kimliğinin bu olmadığı inancıyla ayrılmak istiyorum bu ata topraklarından. Türkistan her iki dünyanın kapısı olarak biliniyor Türkistan’da milli içecek Kımız. (At sütü) Bağırsakları temizlediği söyleniyor. At eti yine milli yiyecek. Dana eti, kuzu eti çok ucuz. Türkiye’de 40 TL iken Türkistan’da kilosu 10 TL. (3.000 Tenge) Ancak at eti pahalı. Yaklaşık kilosu 40 TL (10.000 tenge). Türkistan’da da Almatı da olduğu gibi bütün araçlar taksi. İstediğin araca el kaldırman yeterli. Sigara yasağı Almatı kadar olmasa da ciddi uygulanıyor. Türkistan’a Hoca Ahmet Yesevi’nin maneviyatı nedeniyle her iki dünyanın kapısı deniyor.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.