Nurullah Çetin yazdı: Babalar Günü

Misafir Yazar, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Nurullah Çetin'den Babalar Günü yazısı:

Nurullah Çetin yazdı: Babalar Günü
Yayınlanma:
Güncelleme:

Babalar günü kutlaması, sadece babalık değerinin farkına varılması için bir vesileden ibarettir. Babalık da annelik gibi son derece saf, temiz, karşılıksız, insanî, medenî, millî ve İslamî nitelikli bir fedakârlık kahramanlığıdır. Bir aile sorumluluğu almak, çokça çocuk yetiştirmek, insani açıdan kişiliğin tamamlanmasına, olgunlaşmaya ve sosyalleşmeye, millî açıdan Türk neslinin çoğalarak devamına, İslamî açıdan da helal dairede yaşamanın sağlanmasına yol açar. 

Babalık, erkeğin biyolojik, psikolojik, sosyolojik, ekonomik ve kültürel anlamda çok yönlü kazanımlarının kaynağıdır. Babalık, bir erkek için tadılabilecek en saf zevktir. Çünkü onca fedakârlık karşılığında bir menfaat beklentisi yoktur. Ailesinin, çocuklarının iyi ve mutlu olduğunu görmek ona yeter. İnsan, ürettiği eseri karşısında duyduğu zevki hiçbir şeyde duyamaz. Eserine bakıp hayran olmak bütün yorgunlukları alır ve kişiyi kanatlandırır.

Bencilce kişisel zevkleri ve rahatlığı adına baba olmayan, aile kurmayan, çok çocuk yapmayan erkekler, daima yarım, eksik, zavallı, yalnız, anlamsız ve bomboş bir hayat yaşayan hastalıklı kişilerdir. Bunların sorumsuzca, bencilce yalnız yaşamaktan aldıkları hiçbir zevk yoktur. Bunların hayatı hem trajik yalnızlık acılarıyla, hem biyolojik hem de sosyolojik anlamda tatmin olmamışlık, hep bir eksik kalmışlık sızılarıyla geçer. Ruhları, bedenleri, hayatları darmadağınıktır. Önlerinde uzanan hayatları uzun ve kapkaranlık bir boşluktur. 

Aile kurup baba olan erkek, erkekliğinin bütün hazlarını doya doya yaşar, hayatı anlam ve değer kazanır. Mücadeleyle geçen ama son derece zevk, huzur ve mutluluk dolu bir hayatı vardır. O, boşa geçirilmemiş, hiçliğe mahkum edilmemiş bir hayatın fatihidir.

Yalnız babalık iki türlüdür: Biyolojik ve sosyolojik. Biyolojik baba olmanın pek fazla bir saygınlığı yoktur. Çocuğun dünyaya gelmesi için zevkini peşin aldığı teknik bir uygulama yapmıştır o kadar. Asıl babalık sosyolojik babalıktır. Bu da ailesine, çocuklarına, evine karşı sosyal, ekonomik, kültürel anlamda gerekli olan bütün sorumluluklarını aşkla, şevkle, adanırcasına yerine getirmekle olur. 

Bir baba, ailesinin temel maddi ihtiyaçlarını karşılamakla yetinemez. Çocuklarının ve eşinin karnını doyurmakla yükümlülüklerini üzerinden attığına inanamaz. Asıl görevi çocuklarının iyi eğitilmesidir. Bir baba, çocuklarının hem hayata hazırlamaya yönelik meslekî eğitimlerini hem iyi bir Türk vatandaşı olmaya yönelik millî ve toplumsal eğitimlerini hem de iyi bir Müslüman olarak ahlaki ve dinî eğitimlerini vermekle yükümlüdür. 

Bir babanın gurur duyabileceği en önemli serveti, iyi eğitilmiş Müslüman Türk evlatlarıdır. Çokça Müslüman Türk evladı yetiştiren bir baba, koruyacak muhafızlar bıraktığı için vatanına, bütün millî kültür hazinesini devredecek nesiller bıraktığı için milletine, İslam’ı yaşayıp yayacak müminler bıraktığı için dinine, soyunu devam ettirecek hayırlı evlatlar bıraktığı için kendisine karşı görevlerini hakkıyla yerine getirmiş olmanın huzur ve mutluluğuyla yaşlanır ve ölür. Bu bir erkek için erkekçe ve güzel bir ölümdür. 

Babalar gününü en güzel kutlayan, onların yaratıcısıdır. O, evlatlara altın değerinde şöyle öğütlerde bulunur:

“Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi ve anne babanıza iyi davranmanızı emretti. Onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlanırsa onlara öf bile deme! Onları azarlama! İkisine de gönül alıcı güzel sözler söyle. Onlara merhametle ve alçak gönüllülükle kol kanat ger. ‘Rabbim! Onlar nasıl küçüklükte beni şefkatle eğitip yetiştirdilerse şimdi sen de onlara merhamet göster’ diyerek dua et.” (İsra suresi, 23-24.ayetler)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.