Eflatun Neimetzade

Eflatun Neimetzade

İlham Aliyev-Bakü’de sanat adamları ile görüşmüştür (1)

İlham Aliyev-Bakü’de sanat adamları ile görüşmüştür (1)

Azerbaycan Devletinin yaratıcısı, Ulu Önder Haydar Aliyev, hala Sovyet dönemlerinde Azerbaycan Parti Başkanı ve sonralar Kremlinde Politbüro Üyesi çalıştığı dönemlerde bile Azerbaycan’ın ve Türk halklarının sanat adamları ile aralıksız sıcak temasları olmuştur. Özellikle deha bestekârlar-Gara Garayev, Fikret Amirov ve ünlü şef Niyazı, ilk “Arşın Mal Alan” filmi ile dünyada ünlenen, ecazkar sesiyle kalpleri okşayan Raşit Behbudov ile sıkı dostluk ilişkileri vardı ve bu deha sanat adamları ile ailece buluşuyordu. Zaman-zaman onları akşam yemeğine davet ediyor, sanatkârların yaşamları, yaratıcılıkları ile yakından ilgilenmiştir. Onları devlet ödülleri, yeni menzillerle temin etmiştir. Bu satırların yazarı olan bendeniz; Moskova Bolşoy Opera ve Balesi’nde Başrejisör asistanı çalıştığım yıllarda, Hocam Boris Pokrovski ile birlikte sergilediğimiz E. Lazarev’in “İnkiab Duhası” operasının (Kasım, 1977) temsiline, Sovyetlerin Kültür Bakanı, Demiçev ile birlikte teşrif getirdiler ve beni devlet Locasına davet ederek kutlamıştır. Uzun yıllar Ulu Önderle sıcak temaslarım olmuştur, onun talimatlarını Türkiye’de gerçekleştirmişimdir. Dünya şekeri bu siyaset dehasının sanata ve yazarlara olan inayetsiz sevgisinin şahidi olmuşumdur. Opera ve Tiyatro temsillerine geliyor, planlı olarak ayda bir defa da Senfoni Konserlere aralıksız gidiyordu. “Kültürü ve sanatı olmayan halklar fakirler…”, diyordu. “Sanatı olmayan devletler siyaset alanında da başarılı olamazlar…”; “Azerbaycan halkı mutlu halktır, çünkü dünyaya Nizami Gencevi, Muhammed Fuzuli ve daha nice yazarlar, şairler getirmiştir ki dünya halkları onların şiir ufkundan döne-döne yararlanmışlar…” diyordu.

SANAT ADAMLARINA EVLADI GİBİ BAKIYORDU

Pek çok ünlü yazar ve şairlerimiz olan-özellikle Bahtiyar Vahabzade, Anar, İsa Hüseynov gibi milli zeminde yazan, halkımızın öncü yetenekli edebiyat hadimlerimizi Kremlin sert yumruklarından korumuş, şahin kanatları arasına alarak ateşlerden, Uzak Sibirya yolu gözüken Bozkırın sert, soğuk çöllerinden korumuştur ve onlara sıcak yaratıcılık ortamı yaratmıştır. Ben bunların canlı şahitlerinden biriyimdir ve Ulu Önderle bu konuları kaç kere Bakü’de, Nahçıvan’da, Türkiye’de konuşmuşumdur. Bestekârlar, ressamlar, aktörler, rejisörler, opera sanatçıları, Ulu Önderin Babalık Babalık sevgisini, samimi temaslarını hiç zaman unutamazlar. Onların evlatları ve yetenekli genç kuşak bile Büyük şahsiyet, Haydar Aliyev’in samimi, doğma davranışlarını unutamıyorlar. İlk önce hocam, daha sonra aile dostum, meslektaşım, Prof. Mehti Memmedov ile birlikte “Leyli ve Mecnun” temsilini yepyeni reji yorumunda hazırladık. Temsilimize teşrif getirdi, bizleri, onurlandırdı.

Leningrad Konservatuarını bitirdikten sonra atamam Sverdlovsk (şimdiki Yekaterindurg) Devlet Opera ve Balesi’ne yapıldı ve orada “Karmen” operasını sergiliyordum. Ulu Önderin talimatıyla kıymetli bilim adamı, Azerbaycan Kültür Bakanı, Prof. Dr. Zakir Bağırov beni Bakü Operasına davet etti. Diploma temsili olarak “Prens İgor” operasını bestecinin ilk orijinal partisyonu üzerine, dünya şefi Prof. Rauf Abdullayev ile birlikte olağanüstü güzellikte sergiledik. Bakan, Sayın, Prof. Dr., Sayın Bağırov beni tebrik ettiğinde, Ulu Önder Haydar Aliyev’in sıcak selamlarını bana iletmiş oldu: “Sizi Bakü’ye, Parti Başkanımız Haydar Aliyev’in özel talimatıyla davet etmişimdir. Bütün bunlar hakkında yeni “Sanat Yaşamım” kitabımda geniş yazmışımdır. Beni Moskova’da özel davet ettiğini, onunla buluşlarımı, talimatlarını Türkiye’de gerçekleştirdiğimi detaylı olarak yazmışımdır.

Azerbaycan tiyatro ustaları, sanat camiası Haydar Aliyev’ sanata ve sanat camiasına olan derin sevgisi ve yakın temasta olduğunu iyi biliyorlar. Aralıksız tiyatro temsillerine ailece gidiyordu ve temsilden sonra aktörlerin yaşamları, ev durumu, neler arzu ettikleri ile daima ilgilenmiştir.

MÜDRİK EVLADI BABA ANANESİNİ DEVAM ETTİRİYORŞimdi bu anane yeniden canlanmaya başladı. İşte somut örnek: Cumhurbaşkanımız, Sayın İlham Aliyev ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Haydar Aliyev Fondü’nün Başkanı, JUNESCO ve İSESCO’NUN İyi Niyet Elçisi, Sayın Mehriban Aliyeva Azerbaycan’ın bir grup sanat adamlarıyla buluşmuştur. Her halde ben ve daha nice sanat adamları ile de yakın gelecekte görüşeceğinden şüphe etmiyorum. Martın 1-de gerçekleşen buluşma ülke Başkanının son yıllarda gerçekleştirdiği olağanüstü Projelerden daha önemlisiydi, diye bilirim. Çünkü gerçekten de sanat ustalarımız ülkenin kültür elçisi olarak Azerbaycan sanatını, tiyatrosunu, operasını, müziğini, edebiyatını, güzel sanatlarını dünya ülkelerinde muhteşem şekilde tebliğ ve takdir ediyor, başarıyla tanıtıyorlar.

Cumhurbaşkanımız, ülkemizin ekonomi yükselişini, insanlarımızın ferah, rahat, huzur içinde yaşamalarını, devletimizin siyasi otoritesini ve dünyada yükselen ve güzelleşen Azerbaycan’ı evrensel dünyanın ötesine götürmeye gece-gündüz demeden özenle çalışıyor. Bunu da üst düzeyde başardığının hepimiz şahidi oluyoruz. Biz sanat adamları da onun mukaddes Ordusu olarak Operamızı, tiyatromuzu, müziğimizi, edebiyatımızı dünya ülkelerinde başarıyla tanıtıyoruz ve bundan da kurur duyuyoruz. Bir örnek veriyim: Moskova Bolşoy Operasında çalışırken beni Politbüro onayı ile Yemen Cumhuriyetine, Başkent Aden’e uzun müddete gönderdiler. Orada Milli Müzikal Devlet Tiyatrosu yaratamalıydım. Büyük uğraşlar sonucunda Ü. Hacıbeyli’nin “Meşedi Ubad” (“İnken Mujdi, Ber Kundiğ”, yani “O Olmasın, Bu Olsun”) opereti ile Devlet Tiyatrosu’nun muhteşem açılışı gerçekleşti (27 Mart 1982). Temsil çok beğenildi ve Aden TV-de özel Film yaratıldı ve DVD kayıtı tüm dünyaya dağıtıldı. Üzeyir Bey’in müziği yeniden dünya halklarının ruhunu okşadı.

Daha sonra Türkiye Kültür Bakanı, Sayın Namık Kemal Zeybek tarafından Türkiye’ye davet olundum. Ankara Opera sahnesinde S. Aleskerov’uın “Zengin Babanın Fakir Oğlu” (“Milyoncunun Dilenci Oğlu”) operetini sergiledim (1992). Yeniden davet olundum ve Mersin Devlet Opera ve Balesi’nin kurucu Genel Sanat Yönetmeni olarak atandım. Operayı 1993 yılında “Arşın Mal Alan” ile açtık.

I. Uluslararası “Köroğlu” Operası Projesini TÜRKSOY’UN muhteşem organizasyonu ile usta şef, Prof. Rauf Abdullayev ile birlikte Bişkek Devlet Opera ve Balesi sahnesinde ilk defa olarak sergiledik (08, 09 Eylül 2009). Daha sonra Almatı, Ankara ve Bakü’ye turne yaptık. Bu olağanüstü başarıyı ben yaptığımdan mutluyumdur. II. Uluslararası Proje olarak “Köroğlu” operamızı bu seferinde Astana Operası sahnesinde sergiledim (2010) ve I. İstanbul Dünya Opera Festivalinde İstanbul’un muhteşem Haliç Kongre Sarayında sahneye koydum ve operamızı dünya halkları izlemiş oldular. Altı bin seyircisi olan salon ayakta, uzun zaman sanat ustalarımızı alkışladılar. Aslinde bu başarı Üzeyir Bey’e aittir. Bu da bir ilk idi. Bitmedi….

2017 yılında büyük çabalarım sonucunda “Köroğlu” operamız ilk defa Türkiye’de, Mersin Devlet Opera ve Balesi repertuarına alındı ve 12, 14, 17 Ocak 2017 yılında temsilin ilk prömiyeri gerçekleşmiş oldu. Seyirciler ayakta uzun zaman Türk sanatçılarını alkışladılar. Bitti mi dersiniz? Hayır.

DEVLET BAŞKANI, SANATÇILARINI TEŞVİK VE TAKDİR EDİYOR

Doğu’da yaratılan ilk operamız “Leyla ve Mecnun”, ilk defa olarak kardeş Türkiye’de, Ankara Devlet Opera ve Balesi sahnesinde sergiledim (Mayıs 2017). Azerbaycan Kültür Bakanı, Sayın Abulfes Garayev’e çok-çok teşekkür ediyorum. Eğer, Bakü’den muğam ustaları Mahsun İbrahimov, İlkin Ahmedov, Arzu Aliyeva, tar-Elçin Haşimov ve kemence-Elnur Ahmedov’u göndermiş olmasaydı temsili sergileyemezdim. Nazirimizin desteklerini her zaman almışım, bir daha Abulfes muallime teşekkürlerimi iletiyorum. Üzeyir Bey’in şah operalarını ve operetini Türk devletlerinde ve dünya opera sahnelerinde ilk tanıtan da benim. Buna göre çok kururluyum ve mutluyum. Çünkü doğma vatanımın, muhteşem Azerbaycan’ın opera ve musiki sanatını, tiyatrosunu dünyada tanıtmak şerefine nasıl olmuşum. Sağ olsun Bakan Abulfes muallim, onun takdimi üzerine hürmetli Cumhurbaşkanımız, Sayın İlham Aliyev bana “Emekdar İncasanat Hadimi” (2012) ve “Azerbaycan’ın Halk Artisti (Devlet Sanatçısı) Unvanını vermiştir (2018). Devlet-kendi sanat adamını teşvik ve takdir ediyor. Ne büyük mutluluk bu, devletin gücü sanat adamlarını takip ediyor, sanat adamlarını onurlandırır. Şu bir gerçektir ki Azerbaycan’da devlet kendi sanat adamına, onun yaratıcılık uğurlarına, muvaffakiyetlerine, başarılarına arka çıkıyor, sanat adamını onurlandırır. İşte böyle vatanda yaşamak ve yaratmak büyük şereftir, büyük mutluluktur.

Cumhurbaşkanı, Sayın İlham Aliyev sanat adamlarını dinlerken tüm önerileri, teklifleri not ediyordu. Hemen de teklifler hakkında olumlu fikir beyan ediyordu. Bu çok önemliydi, vacipti. Pek-çok kararları hemen alıyordu.

Devamı vardır...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Eflatun Neimetzade Arşivi