Orhan Aksakal

Orhan Aksakal

Korona gölgesinde açlık sınırı ve asgari ücret üzerine eleştiri

Korona gölgesinde açlık sınırı ve asgari ücret üzerine eleştiri

Asgari ücret zammı ile ilgili milyonların merakla beklediği kritik tarih dün açıklandı. Asgari Ücret Komisyonu 4 Aralık'ta toplantılarına başlayacak.

Milyonların gözü kulağı yeni dönemde asgari ücretin ne kadar olarak belirleneceğinde…

İşçi ve İşveren sendikaları arasında geçen sıkı pazarlıklar neticesinde işçinin emekçinin bir aylık emeğinin karşılığı masaya yatırılacak. Devlet de burada hakem görevinde olacak ve son sözü söyleyecek.

Şimdi sorulması gereken en önemli soru şu: Bir işte çalışan işçinin emeği neye göre belirleniyor? Emeğin kıstası nedir? Bu soruları kendimizden başlayarak milyonlarca çalışan adına sormamız lazım. Geçim standarttı olmuş bir asgari ücretten bahsettiğimiz için emeğimiz neye göre belirleniyor bilmemiz lazım.

Türk-İş,  Kasım ayı için dört kişilik ailenin açlık sınırını 2.517 TL, yoksulluk sınırını ise 8.198 TL olarak açıkladı. Açlık sınırı 4 kişilik bir ailenin sadece “GIDA GİDERLERİ”nden oluşan bir sınır, gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise Yoksulluk Sınırına dahil oluyor ki bu da 8.198 TL’ye karşılık gelmektedir. Yine aynı araştırmada bekâr bir çalışanın “YAŞAMA MALİYETİ”nin ise aylık 3.073,63 TL olduğu ortaya konmuştur.

Şu an 2.300 TL bandında olan ve açlık sınırının altında bir maaş alan çalışanın emeği emek, kazancı kazanç mı?

Korona virüs salgınının etkisiyle de yoksulluk derinleşerek ekonomik ve sosyal alanda hızla yayılmıştır. Özellikle dar ve sabit gelirli kesimlerin geçim şartları gün geçtikçe ağırlaşmaya başlamıştır. Çalışanların salgın döneminde karşı karşıya kaldığı düşük gelir, işsizlik, artan enflasyon günlük yaşantıda sıkıntılar büyümektedir.

Emek sömürüsüne varan düşük ücretler, insanları açlığa mahkûm etmiştir. Dört kişilik ailenin açlık sınırı asgari ücretin üstüne çıkmıştır. Ücretli çalışanlar ve emeklilerinin daha fazla fedakârlık yapacak gücü de dermanı da kalmamıştır.

Askıda ekmek kampanyalarıyla yoksullara kuru ekmeği reva görmek, dayanışma duygusunun temeline dinamit koymaktan farksızdır. Biz askıda ekmek yerine, gelir dağılımındaki adaletsizliği askıya çıkaralım, sorumlu olanlar, yoksulluğa halkı reva görenler o askıdan belki yararlanırlar.

Böylesi bir ortamda derinleşerek devam eden yoksulluğa adil bir ücret politikası ile dur denebilir. Bu nedenle geçim standarttı olmuş bir asgari ücret 2021 yılında en az 3.750 TL olmalıdır. Çalışanların sırtından milyonları kasalarına indirenler, boşuna homurdanmasın. Herkesin kazancı, yaşadığı mekânlar, bindiği araçlar, sahip oldukları imkânlar ortada. Kimsenin malında gözümüz yok; lakin kimse bu ülkenin onurlu ve şerefli vatandaşına düşük ücreti reva görmesin. Bu bir lütuf değil, emeğinin öz karşılığıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Orhan Aksakal Arşivi