Acaba neyimizi bölüşemiyoruz?

Değerli okuyucular, son zamanlarda gelişen olaylar ve milletvekili seçimi yaklaştıkça insanların birbirini ötekileştirmesine tanıklığımızla, toplumun...

Acaba neyimizi bölüşemiyoruz?
Yayınlanma:
Güncelleme:

Değerli okuyucular, son zamanlarda gelişen olaylar ve milletvekili seçimi yaklaştıkça insanların birbirini ötekileştirmesine tanıklığımızla, toplumun bir bölümü mutsuzlaşmaya başladı. Geçici dünyada neyimizi bölüşemiyoruz. Ömrümüzün misafirliğinde, değerlerimizi yok etme pahasına, "ben senden daha iyiyim" ile savaş halindeyiz. Hal buysa Anadoluluğumuzu unutup, sevgiyle yeşeren dallarımızı kıra kıra değerlerimize dil uzatıp, insanlığımızı eksik kullandığımızın çoğumuz farkında değiliz. Bana göre, her insan bir başka insanın, sorunlarına, duyarlı olarak, güne başlamalı. Özellikle, değerleri yücelten çalışmalarda, gönüllüğü tam olmalı. Ülkemizde, övünç kaynaklarımız, birbirlerinden habersizce yaşam sürdürüyorlar ve birçok insan bu gibi zaman kaybının farkında bile değil. Bu konuda, Anadolu Gazetesi'ne gönül vermiş isimleri ve STK çalışmalarına, yer verilerek, başarıların paylaşımın da, değerli başkanım, Sayın Veli Sarıtoprak, aracılığıyla, dayanışmanın yanı sıra, kıymetli, iş adamlarımızın, istihdam odaklı, başarılarını ve fikir paylaşımıyla, birbirlerini yakından tanıması son derece önemli bir farkediliştir. Diğer tarafla, Ankara okurlarına, da, ayrıca, güzel bir sunuştur. Dileğim, bu gibi örneklerimiz çok olsun. İnsanımızın, siyasi düşünceleri ayrı olması son derece doğal bir yaklaşımdır. Yeter ki, herkes, kol kola, kardeşçe, nefis terbiyesiyle yaşasın. Duyarlık gerektiren yollarla, hayatımızı kolaylaştırma da, insanı başarıya götüren değerlerimizin ve çocukken, gereken, iyileşme de, eğitim konusundaki eksiklerimizi fark etmiyoruz bile. Örneğin, "AGİKAD ve DKD" dernekleri olarak iki STK kuruluşunun ele aldığı gönüllülük esasına dayanan örneğimiz de, ankara 06 Yol İş Sitesinden "başlattığımız çalışmamızla, çocuklarda, sınav kaygısı ve ailece iyileşme ve biz" konulu, bir uygulamanın ikinci haftasında, bir bayan velimiz, çocuğunun, faydalandığı eğitimin okullara taşınmasına ve ilaveten, bu gibi desteğinin, yaygınlaşmasındaki, örneğiyle, "oğlum da, ilk haftadan başlayan değişimle, farkındalığını bizlerin davranışına bile yansıttı"dedi. Güzel bir iyileşmeye sebep olduğumuzu belirterek, teşekkürünü gözlerindeki ışıkla dile getirdi. Değerli Hocamız Aytekin Erdoğan'a "ağaçlar yaşken eğilir"in geri dönüşümü başladı. Bugünün mutluluğu işte bu diyerek, ben değil biz olarak öğrettiğimiz, uygulamamız da, ücretsiz eğitimimizin ve verilen değerli zamanın, neticesin de, karşılığını ikinci haftada bile mutlulukla almış olduk. Atalarımız boşuna dememiş, ağaçlar yaşken eğiliri. Eğitime küçük yaşlardan başlayarak, özellikle imkanları kısıtlı çocuklarımızın önemine dikkat çeken çalışmalarla değerlerimize uyanışta, eğitimle de fark etiğimiz bazı boşlukları yeniden ele alarak, insanda çocukluktan itibaren etkili yöntem örneğinde olduğu gibi, insanlık adına yapılanmayı gözden geçiren insan sayımız çok olsun istiyoruz. Bu gibi çalışmalarla, siyasete alet olmadan, adı sadece yaşamda iyileşme adımları olsun la, amacımız, geleceğin cevherleri insanlıkta ben, sen değil biz olarak yaşam bulsun istiyoruz. Diyorum ki; bu gibi örneklerle, başarılı girişimcilerimizin, küçük yaşta keşfedilmesine olanak tanınırsa, insan mühendisliğindeki kendi diplomaları ile içlerindeki cevhere, çabalarıyla ulaşmanın yolarını hedefleriyle aşmalarının sonucunda, yaşama farklı bakacaklarından eminim. İnsani değerlerimizi yaşatmak için, karşımızdaki kim olursa olsun kimseyi ötekileştirmeden, saygıdeğerliğimizi kısacası yeniden koruma altına almalıyız. İnsanoğlu tanrıdan önemli bir emanettir. Diğer adı misafirdir, sonsuz güzelliğe ve kudrete sahiptir, küçük yaştan güzelliğinin yollarına döşenen taşları gül bahçesinde yaşatırsak, dünya düzenin de, düşen pasta dilimlerini paylaşmada mutluluğu da kardeşçe yaşamış oluruz. Bir dost örneğinde, neşenin ve tasanın paylaşıldığı ortamdan zarar gelebilir mi? Bu konuda insanlığımızı tam yaşamış olmaz mıyız? Gerçekte her birey; Ümitle, güvenle, sevgisini yaşata yaşata hayatını sürdürmeli. Bir insan saydam olmalı, özde sözde vicdanıyla tam olmalı. Kusursuz insan olmaz ama insanın iyilik tarafını atlayarak, sadece kusurunu görüp orada kalmanın da bir kusur olduğunun insan olarak bilincine varmalıyız. Kısacası, sevdiğimiz kadar sevilir, kazancımızdaki insanlığımız kadar övülürüz. Bana göre, uzlaşı kültüründe mutsuzluk barınmaz. Dileğim o ki; siyasi arenada, vicdanı eksikler meclise nasip olmasın. İyileşeme de insan özüne düzgün inilirse ülkemize de haksızlık olmaz ve bu konuda insanlığımız da azlı, yaşanmaz. Her birey kendini kendinde bulup başarısında insani değerlerini barındırarak, başkalarını incitip kırmadan, ötekileştirmeye gerek kalmadan farkındalıklı yaşamalıdır. Bu gibi yapılanmayla insanlar, kendi mahkemesini vicdanıyla ve hayatını dürüst ve mutlu yaşayacaktır. Bazen gözden kaçırdığımız manevi değerlerimizin ve bazı görev bilincimizin farkında olmalıyız. Bir insan, başkalarının sorunlarına ve duyarlılığa uyandığı kadar değer kazanır.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.