Kanlı siyaset

Erbakan hoca bir konuşmasında “kanlı mı olsun kansız mı” diye sormuş, mutlaka bir yeni idarenin geleceğini ifade ederken bu işin kanla mı kansız sulh yoluyla mı olması gerektiğinin tercihini siyasi muhataplarına hatırlatmıştı. Çok büyük tepki göstermişti sol. Adeta zıvanadan çıkmıştı o halim Ecevit. TOBB kongresinde Kılıçdaroğlu da aynı paralelde laflar sarfetmiş. Erbakan hocanın geleceğinin mutlak olduğunu ancak kanlı yada kansız olması tercihinin muhataplarına kalmış olduğunu anlatmak istemişti.  Kılıçdaroğlu da tam tersi sizin getirmek istediğiniz sistemi kanlı bir şekilde de olsa engel olacağız. ”demek istiyor. Devrimin kanla yazıldığını” duvarlara yazılan sol sloganlardan biliyoruz. Lakin akan kan güçlü olan,  fakirin kanıyla beslenen,  vampirlerin kanı değil,  gariplerin gurebanın kanıyla hedefe ulaşmaya çalıştıklarına şahit olmuştuk. Bu defa da yine laf üreten zevatın ailesinin akrabasının değil devrim diye kandırılan gariplerin kanıyla yazması muhtemeldir. Kanlı siyaset hep tehdit şantaj olarak kullanılmıştır. Gerçek kanı ile canı ile hiçbir beklentisi olmadan mücadele eden ancak ve ancak vatanperverlerdir. Gerisi boş laftır. Çünkü vatan, memleket millet dediğinde can kafesten çıkıyor misali candan geçen insanlar bunlardır elbette. Bir komşumuz kızdığı birisine “bunun kanı tosbağa kanı” derdi. “Kana kan” düsturuyla karşılık gecikmemiş ve restine karşılık verilmiştir. Daha güzel şeylerle muhatabına hücum etmek veya cevap vermek varken bu tür üslup kirliliği maalesef son yıllarda hakim olmuş bir durumdur. Sahi memleket iyi yönetiliyor mu?Tehlikeler bertaraf edildi mi? Çare nedir?Bir araya gelip ortak bir noktada buluşalım diyen neden yok?