Dr. Ahmet Özder

Dr. Ahmet Özder

Türk genci sporcu seçmelerinin mağduru

Türk genci sporcu seçmelerinin mağduru

Sporun, insanın tekâmülünde ve gelişmesinde çok önemli faydaları vardır. En önemli yararlarından birisi de kişilerin kavrama ve öğrenme yeteneğine olan katkısıdır.

Ülkeler her alanda başarıya ulaşabilmek için gençlerinin eğitimine önem vermelidir. Çağdaş ve bilimsel gelişmeleri, her alanda, tekniğine uygun niteliklerde, her kategorisindeki gencine sunmalıdır.

Gelişmek; eğitim basamaklarındaki gençlerin doğru ve bilimsel düşünmesi, düzenli ve sürekli çalışmasıyla mümkündür.

Spor alanlarındaki başarı seviyesi, gelişmişliğin göstergelerinden birisidir. Olimpiyatlarda ve şampiyonalardaki spor müsabakalarında, ülkeler yarış halindedir.  Bu yarışmalarda yüksek performans gösterebilmek için, gençler, küçük yaşlardan itibaren çalıştırılmalıdır. Okullarda, kulüplerde ve üniversitelerde gençler spor çalışmalarına yönlendirilmelidir. Ayrıca öğrencilerin çalışabileceği ortamların sağlanması gerekir.

Türkiye’de okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretimde toplam 17.774.750 öğrenci vardır (Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli).

Genç nüfusumuzun yüksek seviyede olması müthiş bir zenginlik ve avantajdır. Bu zenginliğin sonsuza kadar devam etmeyeceği de bilinmelidir. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre 2018 sonu itibariyle %15,8 düzeyinde olan genç nüfus oranımızın 2040 yılında %13,4’e gerileyeceği öngörülmüştür (17 Mayıs 2019 Hürriyet Gazetesi DHA).

20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nde, UNICEF ve OECD’nin yayınladığı istatistikler, çocuk hakları konusunda ülkemizin de alması gereken çok yol olduğunu gösteriyor. Türkiye’de okul öncesi ve sonrası eğitimde problemler devam ediyor. OECD ülkeleri arasında en mutsuz çocuklar Türkiye’de. Ülkemizde her üç çocuktan biri yoksul. Öğrencilerimizin %19’u okullarda ayda birkaç kez sözel veya fiziksel şiddete uğruyor. Zorbalığın giderek yaygınlaşması çocukların gelişmesini olumsuz etkiliyor (Nuran Çakmakçı 20 Kasım 2018 Hürriyet Gazetesi).

Nitelikli her eğitim sistemi ve öğrenme programı, vereceği temel becerilerin yanında, öğrencinin temel yeteneklerini tespit etmek ve bunları geliştirebileceği ortamları sağlamakla yükümlüdür. Bu noktada, okul ve kulüplerin sürekli iletişim ve iş birliği halinde olması gencin nitelikli ilerleyebilmesi için temel şarttır. Gençlerimize, saydığımız şartların bütününe uyarak eğitim veren ortamlar var mıdır, sayısı ne kadardır tartışılmalıdır. Gençlerimizin yetişme ortamı pek iç açıcı değildir.

Gencimizin de hali saydığımız durumlarda iken, onların imdadına yetişmesi gereken spor ortamında da durum daha vahimdir. Spora başlamak isteyen binlerce gencimiz takıma seçilme, sportif seçimlerde başarılı olma, kriterlere uyum sağlama, yetenekler sergileme gibi uygulamalarla zorluklarla karşı karşıyadır.

Gençlerin ve çocukların hepsi eşsiz ve farklı yeteneklere sahiptir. Onların kabiliyeti, psikolojik yapısı ve gücü çok hassastır. Çocukları sınıflandırmalara tâbi tutmak, sen güçlüsün, sen yeteneklisin, zayıfsın gibi kategorilere ayırmak tamamen ilkel bir yöntemdir. Güzide kulüplerimizden Beşiktaş, 2018 yılında, yurt çapında tanıtım filmlerini istediği 4.000 gencin arasından 7 genci(kartalı) seçiyor, altyapı takımlarına alıyor. Diğer 3.993 çocuk seçilmiyor. “Sportif yetenekleri yetersiz, futbol oynama kabiliyeti iyi değil, işimize yaramaz” diye binlerce çocuk bir kalemde iteleniyor, horlanıyor.

Yine sporcu seçme garipliği Turkcell sponsorluğunda yapılıyor, bu da “Dev Sporcu Seçme Projesi” olarak adlandırılıyor! Türkiye’de sportif yetenek taraması ve spora yönlendirme projesi; 81 ilde başlatılan proje çalışmasında, sadece bir aylık süreçte 423.523 öğrenciye ulaşmış, 50 bin öğrenci seçilmiştir. Seçilen 50 bin öğrenci 16 Temmuz- 14 Eylül 2018 tarihleri arasında iki ay süreyle özel eğitime dâhil edileceklermiş. Geriye kalan, yetersiz diye seçmediğiniz 373.523 genci nereye dâhil edeceksiniz? Bu proje, sporu geliştirme çalışması değil, tam bir kıyım olayıdır. Bu tür uygulamalarla Türk sporunun geleceği inşa edilmiyor. Türk sporunun geleceği bu kandırmaca projelerle mahvediliyor. Beğenilmeyen, harcanan binlerce genç bu kadar ucuz mu? Onlar kolay mı yetişiyor? Ayrıca iki ay sürede ne yapacaksınız, gençlere ne vereceksiniz, nereye ulaştıracaksınız?

Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu Türkiye’de Yetenek Tarama Projesini anlatıyor. “Bu çerçevede yaklaşık 200 bin çocuğumuzun, ilkokul öğrencimizin taramasını gerçekleştirdik. Elit sporcu havuzuna aldığımız 40 bin öğrencimiz ile ilgili detayları da önümüzdeki günlerde sizlerle paylaşacağız” (14 Şubat 2019 Hürriyet Gazetesi).

Bu demeç şaka değil, gerçek. Seçilmeyen 1 milyon 160 bin çocuğumuzu hangi havuza dahil edeceksiniz, söyleyin. Çocukların bu kıyım projesinde uğradığı psikolojik travmaların detaylarını kiminle paylaşacaksınız?

“Kendi meslekleri ile ilgili bir kitap okudukları şüpheli, bana cevap verdin, saygısızlık ettin, geri bildirim vermesini bilmeyen; sporun bilimsel tarafından haberdar olmayan kişiler Türk futbolunu geliştirecek gençleri nasıl yetiştirecek?” (Prof. Dr. Acar Baltaş 12.06.2017 Hürriyet Gazetesi). Bu durumda antrenörler sporcu seçimini nasıl yapacak, sporcuların vasıflarını nasıl tespit edecek?

Binlerce genç ciddi bir çalışma zannedip projelere katılıyor, ter döküyor. Onları kenara itersek, kabiliyetlerini sorgulayarak yetenekli veya değil diye sınıflara ayırırsak, dışlarsak, tabii ki OECD ülkeleri arasında en mutsuzu bizim çocuklarımız olur. Maalesef öğrenci karnemiz çok zayıf olur.

İnsan ve gençlere verdiğimiz değere göre ileri ülkeler seviyesine gelebiliriz. Ülkenin ve ailenin geleceğidir çocuklarımız. Çok kıymetli varlıklarımızdır. Hiçbirisi birbirinden ayrıştırılıp sıradanlaştırılamaz. Gencin travmalar yaşamasına sebep olan insan seçme olayından vazgeçilmelidir.

Her branşın ihtiyacı olan sporcu, kenara itilen binlerce gencin içindedir. Çocukların hepsini değerlendiren projeler yapılmalıdır.

Hiç menfaat beklemeksizin internet kafelerini, evindeki rahat ortamı bırakarak, sporun zorluklarına katlanarak, sahalara ve salonlara gelen o kahramanlar el üstünde tutulmayı, kıymetinin bilinmesinin hak etmektedir.

“Yıllarca kulüplerin altyapısında spor yapmış, yaşamlarının en güzel yıllarını heba etmiş binlerce gencimizin enerjisini daha iyi değerlendirebilecekleri, geleceklerini garanti altına alacak projeler gerçekleştirilse, bu o kadar zor mu? Sevgili gençlerimiz bu kadarını hak etmiyor mu?” (Abbas Güçlü ) Mart 2019 Milliyet Gazetesi).

Gençlerimize sevgimizi psikolojisini bozarak, kızarak, yaralayarak, seçerek gösteremeyiz. Doğruları, tüm kurumların iş birliğiyle bulmalıyız. Genç yeteneklerimize sahip çıkmak için icatlar, plan ve programlar yapmalıyız.

Dr. AHMET  ÖZDER
İstanbul Gelişim Üniversitesi Öğretim Üyesi

Önceki ve Sonraki Yazılar
Dr. Ahmet Özder Arşivi