Eflatun Neimetzade

Eflatun Neimetzade

VATANINDA ANA DILDE OKUL YOK. FELAKETTIR... (2. YAZI)

VATANINDA ANA DILDE OKUL YOK. FELAKETTIR... (2. YAZI)

Türkçülüğün mübariz tebligatçısı

Yıllardır zor mucadeleler sayesinde “Xudaferin” Dergisi bu gün artık dilde, fikirde birlik-vahit Azerbaycan’ın edebi irsini sayfalarında gerçekleştirmeyi başarmıştır. Bu ise derginin yaratıcısı ve sorumlusu Türk dilinin hakiki savaşcisi Hüseyin Soytürk’ün vahit Azerbaycan ideasının zaferi sayılmalıdır. Edebi yaradıcılığa çocukluk yıllarından başlamıştır. İlk publisist eseri “Bilim iyidir, yahut Server?” (1982) Tahran’da “Sehebd” Dergisinde Azerbaycan dilinde yayınlandı. Makalede edebi ustatlarımızı tanımalıyız ve tanıtmalıyız, diye hakrıyordu. Sonunda Azerbaycan’da ana dilinde okumak şansını elde ediyor. Vatan, millet şuurunu terennüm eden insanların yaşamları hiç de kolay olmuyor. Kederli, dertli anları dolu olsa bile Hüseyin, daima başarıdan başarıya yükselmiştir ve dertli yaşamından hiç de şikayet etmiyor. Çok öncelerde şiirler yazardım, şimdi iki mısrası tam yerinde sesleniyor: “Yüreğin kederle dolu olsa da, Kalbini kedersiz hiç vaht çalma sen”. Şimdi bu yurtsever, inatkar bilim adamına tanrı geniş yürek, yüksek yetenek vermiştir. Bunun neticesidir ki, Hüseyin kardeşim, ana diline kilit vurulmuş olsa da, soy kökü inkar edilmiş olsa bile pen­cere aç­mağı ba­şar­mış­tır.

GENİŞ YÜREKLİ, SAVAŞÇI RUHU OLAN HAKİKİ ASKER

Örneğin, Güney Azeraycan’ın Zencan kentinde basılan “Umud Veren Zencan” gazetesinde Hüseyin Soytürk’ün “Bölünmüş Yürek” şiiri basılıyor ve Azerbaycan Türkleri arasında büyük yankı uyandırıyor. Aynı yılda halkın sevimli şairi olan Hüseyn’in “Bölünmüş Yürek” şiir kitabı basılıyor ve ona Büyük Azerbaycan’ın yenilmez oğlu şühretini getiriyor. Çünkü şirlerinde tek halkın zalimce ikiye bölünmesinden şikayetlenir, hatta isyana kalkıyor. Kitapta “Mezar taşları”, “Türklüyüm”, “Ana dilim”, “Turan”, “Türk Yurdu” gibi çok ciddi ve keskin milli ruha sahip şiirleri yer almaktadır. Tek halkın ikiye bölünmüş derdi onun savaşçı yaşamının amalına dönüşmüştür. Ve Hüseyin şiirlerinde Azerbaycan Türkleri’nin bölünmüş haline dayanamıyor, kalbinin ateşini, odunu şiirlerinde isyankarcasına beyan ediyor. Evet, mutlu anları da vardır; baba ve annesinden aldığı ana dili eğitimi, doğma Türkçe’sini yasaklara bakmazsızın kağıtlara dökmeyi başarmıştır. Zaten bu fedakarlığın sonucunda halkı Soytürk soyadını yakasına takmıştır. Halkın sevgisini, muhabbetini kazanmak kolay olmuyor, aynı zamanda büyük sorumluluk taşıyor ve tüm yaratıcılık cesareti ve hünerini halkın itimadını doğrultmağa yönetmiştir.

ÖLMEK VARDIR, DÖNMEK YOKTUR

Milli duyğuları ve Türkçülüğü göksünde taşımak, yaşatmak öyle bir hastalıktır ki, bu hastalığın tatını ve keyfini Turancılık belasına tutulan insanlar iyi anlar ve idrak ederler. Aynı duygu ve ihtirasları ben de yaşamım boyunca taşıyorum ve bunun de sebebkarı babam olmuştur. Her akşam rahmetlik öğretmen babam bize, “Biz Türküz, bunu unutmayın, bunu kalbinizde saklı tutun ve daima yaşatmaya çalışın...” Fakat Sovyet sisteminin sert, acımasız, gaddar kurallerı sürecinde bu duyguları yaşayanları sonu Uzak Sibirya çöllerinde kurşuna dizilerek son buluyordu... Buna göre Hüseyin kardeşimin  parlak ruhundaki beşeri duyguları iyi anlıyor, idrak ediyorum. Türkleri ve Türkçülüğü sevmeyen iktidar karşıtları önünde baş eğmeyen, dimdik duruşunu alkışlıyorum; onun bu cesaret ve reşadet dolu kişiliğini, cesur, mert evlat olduğuna göre bağrıma basıyor, onunla kurur duyuyorum. Sana ve velilerine helal olsun ki, sizin gibi halkına, milletine bağlı cesur ve dayanıklı bir evlat büyütmüşlerdir. Ona karşı çeşitli gadağa ve tesirlere bakmazsızın manevi savaşından geri adım atmıyor, halkı yolundan ferakat etmiyor. İnandığı mukaddes Türkçülük yoluna kahramanca, korkmadan, gadağalara boyun eğmeden ilmi-publisistik, edebi araştımalarına, özellikle Azerbaycan edebi dilin tarihi (1997), Azerbaycan edebiyatı tarihi (1997) bedii eserlerini inildeyen halkının istifadesine vermiştir. Hüseyin Soytürk, Azerbaycan’ın tanınmış en verimli-araştırmacı bilim adamı olarak tanınıyor. 30-dek kitabı, 300-den fazla sosyal ağırlıklı, edebi-ictimai ve 20’den çok ilmi makalelerin yazarıdır. Onun tükenmez, sıcak nefesinden minlerce Türkçülük konuşmaları halkın manevi yaşamında, uyanışında müstesna rol oynuyor.

SOYTÜRK-TANINMIŞ ARAŞTIRMACI YAZARDIR

Özellikle kaleme aldığı “Azerbaycan’ın edebi dil tarihi” kitabı halkın manevi uyanışında müstesna rol oynuyor. Ana vatanım Erdebil’de, Savalan Yayın Evinde basılmış “Eski Türk Kelimeleri” kitabında (2002) kadim Türklerin, Orhon-Yenisey ve Gültekin Abidelerinin çevirilerini tahlil ediyor, Pers-Türk, Azerbaycan dillerinde analitik anlayışlarını halkına cesarete aydınlatır. Aralıksız araştırmalarına devam ediyor, büyük başarılara ulaşmıştır. Azerbaycan’ını tanınmış şairlerinden Mesihi’nin divanlarını kitap haline getiriyor ve 1998 yılında Tahran’da “Rastan” Yayın Evinde basılıyor. Böylece XVI-XVII. yüzyıllarda yaşamış Azerbaycan şairinin manevi irsini günümüz okurlarına tanıtıyor. Türk edebiyatının tanınmış simalarından Edib Ahmed Yüknaki’nin “Etebetül Hagayig” kitabını ise Azerbaycan, Türk, Fars dillerinde, Arap, Latin ve Uygur alfabesi ile 2001. Yılda Tahranda basılarak okurların istifadesine vermiştir. Kitabın girişinde büyük şehrlerle ilmi araştırma niteliğinde aydınlatır. 2005 yılında ise Rönesans öncesi Dünya şiirinin Piri, büyük Azerbaycan şairi Nizami Gencevi’nin Türkçe Gazellerini Bakü’de “Nurlan” Yayın Evinde yayınlıyor. Büyük ilgiyle karşılanan kitapta deha Nizami’nin Mısır’da, Kahire’nin Hediviyye kütüphanesinde bulunmuş el yazlarını ana dilimizde olan gazellerinin şerhini yapıyor.

Yenilmez, yorulmaz kardeşim Hüseyin Soytürk araştımalarında tek yönlü değil, çok yönlü yol takip ediyor;  Türk dilinin uygur alfabesinde olan edebiyatı Pers ve Azerbaycan dilli okurlara yönelik araştırıyor. Bu mukayeseli, çalışması zor alanda büyük bilim adamı olarak Soytürk, başarılara ulaşıyor. Buradaki özelliği ise Pers, Uygur ve Türk dil ve ağızlarının iyi bilmesidir ki bu da her araştırmacıya nasip olmuyor.

Bunu sadece Hüseyin Soytürk gibi cesur, mübariz, olaganüstü özelliklereiyle Türklüğe, Türk Dünyası birliğine, edebi irsine sevgisi ve yürekten bağlı olan bir Türkçü başara bilmiştir.

Azerbaycan Türk edebiyatının bilinmeyen kaynaklarını zor şartlara, baskı ve yasaklara bakmazsızın, gece-gündüz bilmeden derinden araştırarak, geniş Türk dünyasına ve dünya halklarına tanıtan bu yenilmez, cesur soydaşımız Hüseyin Soytürk’ü kalben alkışlıyor, onunla onur ve kıvanç duyduğumu ifade ediyorum.

Aziz dostum, can kardeşim Hüseyin, senin araştırmaların, ilmi-nazari çalışmaların gelecek nesiller, genç kuşaklar için büyük hazinedirr. Sendeki mücadele gücü yeni kuçak Hüseyinlere ışık tutuyor, onlara milli kimliğinizi unutmayın, diyor. İkiye parçalanmış ezeli topraklarımızı savunmaya teşfik ediyor, iki Azerbaycan’ı  birleştirmeye çağrı yapıyor. Bir zamanlar ulu dedelerimiz, Azerbaycan Sefevi Devletinin yaratıcısı-Şah İsmayıl Hatai’nin  yaratmış olduğu kocaman vahit Azerbaycan Devletinin birliğine, ebedi Azerbaycan topraklarımıza kavuşmamıza doğru itiyor. Ve bu duyguları güneydeki kardeşlerimizin ruhunda uyandıran, kalplerindeki arzularını çiçeklendiren ve onlara çağrı yapan ruhu siz ve etrafındaki meslektaşların yapıyordur.

Yüce Tanrı sizleri korusun. Sizlerin de bizlerin de amacı ve emeli bu birlikteliğin bir an evvel gerçekleşmesidir. Tanrı bizleri korusun, Allah Taale bizleri arzularımıza kavuştursun. Amin!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Eflatun Neimetzade Arşivi