Numan Kurtulmuş bayram tatili açıklaması yaptı

Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, basın mensupları ile birlikte iftar yaparak gündemi değerlendirdi.

Numan Kurtulmuş bayram tatili açıklaması yaptı
Yayınlanma:
Güncelleme:

Basın mensupları ile birlikte iftar yapan Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, gündeme ve Ramazan bayramının kaç gün tatil olacağınıa ilişkin çarpıcı açıklamalar yaptı.

RAMAZAN BAYRAMI TATİLİ KAÇ GÜN OALACAK?

Ramazan Bayramı’nın 9 gün olup olmayacağı sorusu üzerine Kurtulmuş, “Şu anda benim diyecek bir şeyim yok. Ben, Kültür ve Turizm Bakanıyım şu anda, bana sorarsanız insanların turizm faaliyetleri. Ama bir de bunun bir ekonomik şeyi var, bu biraz kolay değil yani” ifadelerini kullandı.

YUNANİSTAN YANLIŞ YAPIYOR

Yunanistan’a kaçan darbecilere iltica hakkı verilmesi kararını değerlendiren Kurtulmuş, “Ben kararı okumadım, ama çok yeni herhalde. Bir kere her halükarda komşuluk hakkına aykırı bir şeydir, komşuluk münasebetlerine uymaz. Hele bu komşu kendi siyasi hayatında, yakın siyasi geçmişinde darbelerden çok çekmiş, darbecilerin postalları altında ezilmiş bir komşuysa, hele hele onlara hiç yakışmaz. Darbelerin mağduru olan Yunanistan’ın yöneticilerinin derhal Türkiye’deki bu darbe müteşebbislerini Türkiye’ye iade etmesi kendilerinin birikimleri bakımından da en doğru olanıdır, bunu yapmalarını arzu ederiz. Aksi takdirde demokrasiyi değil darbeyi savunmuş olurlar. Demokrasiyi savunanları değil darbeyi destekleyenlere veya darbenin piyonu olanlara prim vermiş olurlar” dedi.

BAĞIMSIZ OLMAMIZI ÇEKEMİYORLAR

Kurtulmuş, “Bu son yaşadığımız döviz hadisesini de FETÖ’cüler yaptı diyebilir miyiz?” şeklindeki soruya şu cevabı verdi:
“Ben şunu söyleyeyim; böyle her şeyi FETÖ etiketiyle etiketlendirmenin eksik olacağı kanaatindeyim. FETÖ, Türkiye’nin birliğine, bekasına, varlığına, geleceğine tehdit oluşturan uluslararası konsorsiyumun ortaklarından birisidir, büyük ortaklardandır, ama ortaklardan birisidir. Dolayısıyla bunu çok ortaklı bir konsorsiyum olarak görmezsek, işi biraz da kolaya havale etmiş oluruz. Evet var, uluslararası alanda networkleri var, çok ciddi etkileri var, çok ciddi bilgileri var vesaire falan, hala bunu devam ettirmeye çalışıyorlar. Dolayısıyla bir konsorsiyumun parçası olarak görün FETÖ’yü. Bunlar hepimizin bildiği şeyler aslında. Bunlar, Türkiye’nin ekonomik olarak bağımsız bir ülke olmasını istemiyorlar. Açık söyleyeyim, biz üç sene insansız hava araçları almak için filanca ülkenin kongresinin önünde kamp kurduk; böyle bir Türkiye olursan senden iyisi yok kardeşim. Ama sen kendi İHA’larını yapmaya başlarsan adamların oyunu bozulmaya başlıyor, bağımlılığın azalıyor. Şimdi Türkiye kendi milli harp sanayini kurmaya çalışıyor, bu yeni değil senelerdir, işte demin konuştuk burada 70’li yıllarda ağır sanayi iş merkeziymiş bu bina, ağır sanayi harekatının yönetim şeyi. Mesela Türkiye 1940’lı yıllarda kendi uçağını yapıyor, bir karanlık el, Allah rahmet etsin bizim Divriğili Demirağ, adamın fabrikasını kapatıyor. Türkiye 1970’lerde TUSAŞ kendi milli uçağımızı yapma konusunda İtalyan firmasıyla, Tornedo Firmasıyla anlaşma masasında masadan kaldırılıyor, anlaşma yaptırılmıyor. Rahmetli Özal’ın 1987’de yüzde 90 montaj da olsa yapmaya çalıştığı F16’lar bir şekilde şey yapılıyor, sürekli frene basılıyor. Aselsan’ından bilmem kimine kadar bir sürü Türkiye’nin yerli milli sanayi arayışına hem fren olundu. Şimdi ama son dönemlerde Türkiye’nin milli kalkınma, milli sanayi, kendi harp sanayi meselesi gündeme gelip sonuç almaya başlandığı zaman bu birilerini de rahatsız ediyor. İHA bunlardan birisi. Mesela Türkiye zırh teknolojisinde dünyanın en iyi ülkelerinden birisi. Ben hep şöyle tanımlıyorum; Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığı noktasında köprünün ortasındayız. Biz köprünün karşısına geçmek istiyoruz, birileri de bizi köprünün öteki tarafına atmaya çalışıyor. Köprünün karşısına geçtiğimiz zaman çok daha elimiz kuvvetli olacak. Nedir? Zırh teknolojisinde çok ilerisin, ama tank motoru yapamıyorsun, uçak motoru yapamıyorsun, dolayısıyla bir sınıf atlayamıyorsun. İşte geçen Güney Kore’de Samsung’a gittik, orada olan arkadaşlarımız da vardı, adamların 380 bin ar-ge mühendisi var. Sırf o bizi gezdirdikleri binalarda 38 bin ar-ge mühendisi çalışıyor. Türkiye işte bu motor sanayinde bir seviye atlaması önemli bir seviyedir. Türkiye’nin ar-ge’de ve özellikle yüksek teknolojilerde bir adım atması ikinci önemli seviyedir. Biz eğer bu adımları attığımız zaman lig değiştirmiş oluyoruz. Köprü örneğini ben şöyle de söylüyorum: Türkiye şu anda play off’ta oynuyor, Süper Lige çıkmadı. Bizi bütün hakem oyunlarıyla, kural şeyleriyle, hatalarıyla, seyirci baskısıyla, dopinglerle ya da şikelerle bizi süper lige çıkartmak istemiyorlar, meselenin özü budur.”

BİRİNCİ TURDA GEÇECEĞİMİZE İNANIYORUM

24 Haziran seçimlerine yönelik anketleri değerlendiren Kurtulmuş, AK Parti’nin tek başına çok rahat bir çoğunluk elde edeceğini söyleyerek, “Şimdi ben hayatım boyunca hiç rakam söylemem, sadece bilgilenmek için kamuoyu araştırmalarına bakarım ve çok şükür şimdiye kadar seçim şeylerinde çok yanıldığımı da görmedim. Şunu söyleyeyim; inşallah birinci turda her iki tarafta da AK Parti bakımından iktidar olacak bir çoğunluk olacaktır, yani hem Cumhurbaşkanlığı seçiminde birinci turda geçeceğiz, birinci turda da AK Parti çoğunluğu sağlayacaktır. (Erdoğan’a oy veririm, AK Parti’ye oy vermem söylemi) Bu üretilen bir şey. Ve ilginçtir, onu da söyleyeyim, bu üretilen bir şey, bir-iki gün içerisinde Türkiye’nin çok farklı yerlerinden aynı şeyi duyduk bizzat. Ha bu kolay kolay olmaz, toplumda herhangi bir şey böyle çok kısa süre içerisinde konuşuluyorsa bu üretiliyor, üretilen bir şeydir. Bir de, demin söylediğim gibi, AK Partinin avantajı, partiyle cumhurbaşkanı adayı arasında ciddi bir koordinasyon var, daha doğrusu aidiyet var, aynilik var, dolayısıyla her iki tarafta yapılan seçim diğerini etkileyecek, diğerini yukarıya doğru çekecek. Bu üretilmiş bir şey, ben de orada Okan Bey gibi düşünüyorum, yani onu gördük, aksi olmaz yani. İki günde her tarafta bu konuşuldu, şimdi azalıyor tabi, kampanya yürüdükçe daha da azalacaktır” diye konuştu. 

BAŞKANLIK SİSTEMİ ZORUNLULUKTUR

“Refah Partisi daha yüzde 1-2 oy almıyor, 80’li yılların başında bir miting yapmış İstanbul’da ve başkanlık sistemini savunuyor. Aynı şekilde rahmetli Özal başkanlık sistemini savundu. Türkiye’de milletle birlikte siyaset yapan, oyu ne olursa olsun siyasi hareketler başından itibaren hep başkanlık sistemini savundular. Bunun sebebi, millete güvenmeleridir. Daha da ikinci önemli sebebi, en az bunun kadar önemli olan sebebi, Türkiye’de maalesef eski sistem hep güçler ayrımı değil, güçler çatışması üzerinden kendisine güç devşirmiş olan bir sistemdi, bunu gördük, bunu darbelerde gördük, darbelerden sonraki dönemlerde gördük. Dolayısıyla bu süreçlerin, güçler çatışmasının Türkiye’ye zaman kaybettirdiğini, ayak bağı olduğunu gördük ve bu aslında en az 30 yıllık, 40 yıllık bir çalışmanın sonucu ortaya çıkmış bir fikir ve başkanlık sistemine geçişin daha doğru olacağını ortaya konuldu, millet de evet dedi buna. Tabi ki geçiş bir günde, iki günde olmayacak. Onun için diyorum, yani teamüller dediğim şey o. Yani aslında bu dediğiniz, ya alışmıştık, ne güzel, eski alışkanlıklar. Eski alışkanlıkları değiştireceğiz, eski alışkanlıkları bu anlamda siyaset de değiştirecek açık söyleyeyim. Bundan sonra, ben yaptım oldu yok, yani milletin istemediği, milletin beğenmediği, milletin onay vermediği bir şeyde ısrar etmek hiçbir parti için düşünülemez artık. Dolayısıyla milletin sözünün, hatta göz-kaş oynatmasının dahi çok daha önemli hale geldiği bir siyasi sürece giriyoruz. Benim tahminim, tam manasıyla, tamam, Türkiye’de başkanlık sistemi bütünüyle oturdu kurumlarıyla, teamülleriyle, alışkanlıklarıyla vesaire oturdu, belki iki seçim dönemi sonrasında bunu söyleyeceğiz, ancak oturacak sistem. Bu süreçte de hızlı bir şekilde yeni sistemi adapte etmiş olacağız inşallah.”  dedi.

Kaynak:İHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.