Sakarya Destanı’nda 8.gün (30 Ağustos 1921)

30 Ağustos’ta Türk cephesindeki küçük bir çekilmeyi düşmanın yanlış değerlendirmesi, yeni bir taarruz emrinin yayınlanmasına neden oldu. Duatepe-Kartal Tepe ve Karatepe bölgelerinde düşman taarruzları devam etti.

Sakarya Destanı’nda 8.gün (30 Ağustos 1921)
Yayınlanma:

30 Ağustos’ta Türk cephesindeki küçük bir çekilmeyi düşmanın yanlış değerlendirmesi, yeni bir taarruz emrinin yayınlanmasına neden oldu. Duatepe-Kartal Tepe ve Karatepe bölgelerinde düşman taarruzları devam etti.

Özellikle cephenin Çal Dağı kesiminde yoğunlaşan düşman taarruzları karşısında yaşanan tehlikeli gelişmelere rağmen savunmasını başarı ile devam ettiren kuvvetlerimiz, Yunan taarruzlarını kırarak cephe bütünlüğünü korudular. Türk Başkomutanlığı, bugünkü savunma savaşlarında Çal Dağı’nın savunulmasına özel bir önem vererek, buranın her ne pahasına olursa olsun elde bulundurulmasına dikkat çekmişti. Düşmanın cepheyi yarma planları bugün de gerçekleşemedi.

tarihe-saygi-20140824-093628.png

KENDİNİ ANKARA’YA SİPER EDEN TOPRAKLAR

Düşmanın geceli gündüzlü bütün cephe boyunca sürdürdüğü saldırı karşısında Cephe Komutanlığı’nın elinde bir ihtiyat kuvvetinin bulunmaması, savunmayı kritik bir duruma sokmuştu. İşte bu eksikliği biraz olsun karşılayabilmek için Cephe Komutanı, 29 Ağustos gecesi yayınladığı emirde;

Grupların kendi içlerinde, olanak ölçüsünde kuvvetli ihtiyat ayırmalarını’’ istiyor ve “Bu gece (30 Ağustos’ta), düşmanın mevziiye ilerlemelerini tamamlamak istemesi beklenmektedir. Bütün grupların böyle bir teşebbüse karşı son derece uyanık olmaları ve düşman teşebbüslerini karşı taarruzlarla geri atmaları lâzımdır’’ diye birlikleri uyarıyordu.

29 Ağustos akşamı Yunan Küçük Asya Ordusu Komutanlığı’nda sevinç rüzgarları esmeye başlamıştı. Gece yayınladığı emirde, 7’nci Tümen ve 1, 2, 3’üncü Kolorduların şiddetle taarruza devam etmelerini emrediyordu.

“ÇAL DAĞI’NA BÜYÜK KUVVETLER SEVK EDİLMİŞTİR”

1’inci Kolordu hariç, cephenin diğer kesimlerinde sabahın ilk aydınlığı ile birlikte genel bir Yunan taarruzu başladı. Albay Kâzım (Özalp)’in Mürettep Kolordusu karşısındaki Albay Platis, demiryolu kuzeyindeki 1’inci Türk Tümeni’ni zayıf bir kuvvetle yerinde tespit edip, kuvvetinin çoğu ile demiryolu güneyindeki 17’nci Tümen’e yüklendi ve öğleye doğru 17’nci Tümen’in mevzilerine girdi.

Çal Dağı tehlikeye girince, Saat 21.15'te Çal Dağı batı yamaçlarına gelerek durumu yakından gören Cephe Komutanı İsmet Paşa'nın, 1’inci Süvari Tümen Komutanı Binbaşı Osman Zati (Koral)’a telefonla bizzat verdiği emir kısa, fakat kesindi: “Çal Dağı'na her taraftan büyük kuvvetler sevk edilmiştir. Bu kuvvetler yetişinceye kadar Çal Dağı’nın fedakârlıkla savunulmasını beklerim.’’

Gerçekten de Cephe Komutanı’nın emri ile komşu 3’üncü Grup’tan 57’nci Tümen’le 190’ıncı Piyade Alayı, Süvari Tümeni’ni takviye için yola çıkarılmışlar, ayrıca 1’inci Grup’tan 24’üncü Piyade Tümeni’nin de Cephe Komutanlığı ihtiyatını teşkil etmek üzere Haymana'ya hareketi emredilmişti. Fakat ne çare ki bu arada takviyeli süvari tümeninin gücü de gittikçe azalıyordu. Akşamın gittikçe artan karanlığına paralel olarak 10’uncü Yunan Tümeni’nin de baskısı artmış ve süvari tümeni gerilemeye başlamıştı. İki saat sonra Çal Dağı’nın büyük kesimi Yunanlıların elindeydi.

TERİ KURUMADAN MUHAREBEYE GİRDİLER

Dünden beri 60 kilometreden fazla yol yürümüş, matarasındaki ısınmış suyla doğru dürüst ağzını bile ıslatamadan ve beş dakikalık bir molada terini bile kurutamadan muharebeye girmiş ve sekiz kilometrelik geniş bir cepheye yayılmış tümen, bütün gayretlere ve emirlere rağmen karmakarışık bir halde kuzeye doğru çekilmeye başlamıştı.

dsc07569.png

Çal Dağı çok önemliydi. Çal Dağı’nın kaybedilmesi ile cephenin yarılma tehlikesi baş göstermiş oldu. Fakat Yunanlıların bunu anlayamamaları veya uğradığı ağır kayıplardan dolayı, bir gece taarruzundan çekinmeleri nedeniyle Yunan taarruzu durmuş ve tehlike şimdilik atlatılmıştı.

Yunan komutan, aldığı raporlardan, Çal Dağı bölgesinde büyük bir Türk birliğinin toplandığını öğreniyordu. Bunu da bir karşı taarruz hazırlığı gibi değerlendirerek telaşlanmaya başladılar. Yunan Ordusu’nun, Türkler’i açık kanadından kuşatmak için devamlı doğuya doğru kayması, birliklerin birbirinden uzaklaşmasına sebep olmuş ve son günlerde cephedeki kolordular arasında 10-12 kilometreye varan tehlikeli boşluklar doğmuştu. Bu da Yunan Ordusu’nun ikiye bölünerek imhası demekti.

PAPOULAS İKİ KONUDA YANILMIŞTI

Yunan Küçük Asya Ordusu Komutanı Korgeneral Papoulas, son 24 saatte iki konuda yanılmıştı: Birincisi Türklerin çekildiği hakkında dün gece ki değerlendirmesi, ikincisi de büyük bir karşı taarruz için Türklerin Çal Dağı bölgesinde büyük kuvvetler yığması. Papoulas ikinci yanılgısını hava keşifleriyle kısa sürede düzeltmesine rağmen, Türklerin çekilmekte olduğu konusundaki birinci hatasında inat etmekteydi.

General Papoulas Atina'ya gönderdiği 30 Ağustos 1921 tarihli raporunda da bu sevincini belirtiyor ve şöyle diyordu; “Durum, kuvvetlerimiz lehine gelişmektedir, şimdi Ankara'ya yürüyoruz.’’

“MEVZİLER KESİN OLARAK MUHAFAZA EDİLECEK”

Türk tarafında ise bütün komuta kademesi, Çal Dağı gibi önemli bir yerin neredeyse elden çıkmış olması nedeniyle huzursuzdu. Cephe, düşmanın kuşatma girişimleri nedeniyle doğuya doğru devamlı uzayarak 90-100 kilometreye çıkmış, cepheyi daha fazla uzatmak veya başka bölgelere yardım için elde kuvvet kalmamıştı. Yapılan şey, durumu daha iyi olan bir grubun cephesinden kuvvet çekip, sıkışan yeri yamamaya dönmüştü. Ordu ağır kayıplara uğramış, yorulmuş, yıpranmış ve direncinin sonuna gelmişti. Cephane durumu da kısıtlı kullanılmasına rağmen gün geçtikçe kötüleşiyordu.

Cephe Komutanı İsmet Paşa 30/31 Ağustos gece yarısı orduya verdiği emirde “31 Ağustos’ta ordu, elde bulundurduğu mevzileri kesin olarak muhafaza edecektir’’ diye karar ve azmini, hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak bir açıklıkla belirtiyordu.

gun-batimi-asil.png

Başkomutan Mustafa Kemal’in ordusu, şimdi 1921 yılının 30 Ağustosu’nu 31 Ağustos’a bağlayan bu serin yayla gecesinde, tepesindeki masmavi bir gökte parlayan yıldızların güzelliğinin farkında bile olmadan, yorgunluktan toprağa serilmiş, birkaç saat uyumaya çalışıyordu. Asker, bir gece baskını ile hemen şu sıralarda olmasa bile 2-3 saat sonra sabahın alaca karanlığında, Yunan topçusunun gümbürtüleriyle yeni bir günün kanlı sahnesine gözünü açacağını biliyordu.

Kadim Koç
Polatlı Belediyesi Tarihi Alanlar Tanıtım Merkezi (POTA) Koordinatörü

Kaynak:Haber Merkezi

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.