Bu soruya kendine dikkat eden, özen gösteren herkes evet diyeceğini umuyorum. Cildimizde özellikle yüz güzelliğinde daha çekici olmak, daha gösterişli olmayı istiyoruz. Güzel olmaya bayanların çok uğraştığı bir gerçek olsa da; artık erkeklerde güzel olmak için kozmetik ürünlerine dünya kadar para harcadığı bir gerçektir.

Bu konuda benim size anlatacaklarım çok farklı şeyler var. O halde öncelikle cildimizi tanıyalım. Cildimiz nelerden etkileniyor, nelerden korumamız gerekli. Cilt neden yıpranır, neden yaşlanır. Daha birçok sorularınıza umarım cevap bulacaksınız. Acaba kendimize bakım yaptığımız o kremler ne kadar etkili dersiniz.

Cilt bakım ürünlerinin yaptığı derinizin üst katmanına etki etmek ve onu daha nemli göstermektir. En iyi nemlendiriciler bile geçici çözümdür. Çünkü kremler cildimizin alt tabakasına etki edemez, yaşlanmaya etki edemezler. Cildimiz üç katmandan oluşur. Epiderm, dermis ve alt katman ya da yağ tabakası denir.

Aynaya baktığımız tabaka epidermistir. Yani ince dış tabaka işte bu tabaka sizi dış etkenlerden koruyan ilk katman kirlilik zehirli atıklar, bulaşıcı organizmalar ve sıcak soğuk gibi dış etkenlerden koruyan bir savaşçı gibidir. Bu katman devamlı yenilenir. Dış katman ölürken devamlı olarak yeni hücreler üretilir. Bu konuda fazla detaya girmeyeceğim. Kısaca dış etkenlere karşı cildimiz koruyan bu katman kozmetik ürünlerinde içeriye girmesine engeldir.

Bu arada şunu söylemeliyim erkek cildi kadın cildinden daha avantajlıdır. Çünkü erkeklik hormonu cildi besler.

Cildimiz neden yıpranır, yaşlanmamıza etken faktörler nelerdir?

Öncelikle yaşadığımız dünyada cildin en büyük düşmanı güneş ışığına maruz kalma, şeker tüketimi sigara içmek ve stres dolu bir yaşamdır. Dünya değişiyor ve geçen zaman içerisinde birçok değişime uğruyor.

Maalesef dünyada doğal olan her şey yapay hale geliyor yediğimiz, içtiğimiz şeylerin doğallıktan uzaklaşması cildin bir başka düşmanıdır.

Eğer mecburiyetiniz yoksa güneşin dünyaya dik geldiği öğle saatlerinde dışarı çıkmayınız. Eğer çıkmaya mecbur iseniz yarım saat önceden en az 30 faktörlü ve kalitesinden emin olduğunuz güneş kremi kullanınız eğer çıkmadan hemen önce kullanırsanız, sistem ters çalışır. Cilde fayda yerine zarar verir. Benden söylemesi.

Dışarıya tamamen çıkmamakta bir başka sorun olarak karşınıza çıkar. Vücudun D vitaminine de ihtiyacı vardır. Maazallah kemik erimesi gibi bir sorunla karşı karşıya ilerleyen yaşlarınızda maruz kalabilirsiniz.

Güneşin zararlı etkisinin basit bir ispatını yapalım. Mesela kuzey İskandinav ülkelerinde yaşayan ve bizim ülkemizden daha kuzeyde yaşayanların cildi daha beyaz ve parlak iken, güneye gidildikçe Afrika ve Arap yarım adasında yaşayanların cildi daha koyu renkte ve yıpranmıştır.

Ayrıca günde iki litre su tüketmek çok önemlidir.  Su tüketimi bütün vücuda pozitif etki yapar. Bütün organların suya ihtiyacı vardır. Suyun yararlarını anlatmaya ansiklopedi yazsak yeridir. En iyisi günde iki litre suyunuzu için keyfinize bakın güzelleşin.

Bugün eğer insanlar doğal bir ortamda yaşasa idi, hava kirliliğin olmadığı kimyasalların ortamı kirletmediği ve yiyeceklerimizin ilaç kalıntıları ve gübre atıklarının olmadığı temiz gıdalarla beslenseydik,  elbette daha güzel bir cilde sahip olabilirdik.

Size birinci tavsiyem mümkün olduğunca organik ürünleri tercih edin. Domates, biber, patlıcan aklınıza ne geliyorsa organik bulabilirseniz alın. Ayrıca şekerden kesinlikle uzak durun. Şekeri diğer gıdalardan alıyoruz zaten. Kilo almanın en büyük sebeplerin den biri de şekerdir.

Cildimiz için birçok bilmişten öneri:

Bir adet patatesi ince rende ile rendeleyip iyice sıkıp suyunu, yüzünüze boynunuza kısacası güneş gören yerlerinize sürün. Daha sonra sıkmış olduğunuz patatesin kendisini yüzünüz kurumak üzereyken maske yapın. Yarım saat sonra yüzünüzü yıkayın. Gün aşırı yaptığınızda yüzünüz harika bir görünüme sahip olacaktır.

Bu maske kırışıklıklara, siyah noktalara, ciltteki lekelere çok iyi gelmektedir. Haftada en az iki kere uygulayın.

Bronzlaşmak için:

Güneş yağının doğal yapımı;

Bir su bardağı zeytinyağını yarım çay bardağı kakao yağı ilave edilerek. Elde edilen karışım doğal bronzluk yağıdır. Eğer bronzlaşmak istemiyorsanız sadece zeytinyağını sürmek yeterlidir.

Pratik Bilgiler

Şimdi söyleyeceklerimiz tüylerinizi ürpertebilir: Tennessee State Üniversitesi tarafından yapılan araştırmalarda, buzdolabındaki en kirli bölümün sebze çekmecesi olduğu ortaya

Boşuna değil: Marketin taze gıda reyonundan alıp evinize getirdiğiniz sıradan bir marulun her gramında 2 milyon bakteri, artı mantar, küf ve muhtelif mikroplar bulunuyor ve siz bunları evinize taşımış oluyorsunuz.

Peki, bu sorunun çözümü nedir?

Cevap basit: Aldığınız meyve ve sebzeleri hemen temizlemek. Oda ısısındaki bir kap suyun içinde sebzeleri sirkeli suda önce biraz ıslatıp daha sonra yıkamalısınız.

Çiğ yenen sebze ve meyveler, sirke katılmış su içerisinde 10 dakika bekletildiğinde bağırsak enfeksiyonlarına neden olan bakteriler bertaraf edilebiliyor, Ayrıca hepatit gibi enfeksiyonlardan koruma sağlıyor.

Sirke ile bakterilerden arındırılmayan meyveler ve sebzeler çeşitli hastalıklara neden olabiliyor.

Sirkenin sebze ve meyve üzerinde kalan kimyasal ilaçlarında temizlenmesine yardımcıdır. Çiğ olarak tüketilen marul, maydanoz, domates ve salatalık türü sebzeleri mutlaka belirli bir süre sirkeli suda bekletilmesi sağlık açısından çok önemli. Bu yolla hasta yapabilecek birçok mikroorganizmalardan kurtulursunuz. Meyveleri de sirkeli suda yıkayabilirsiniz. Aldığınız meyve sebzeler bazen maalesef kanalizasyon karışmış bir suyla sulanmış olabilir. Bu yüzden hastalıklara davetiye çıkarmayalım. Normal suyla yıkamayla zararlı mikroorganizmaları temizleyemezsiniz. Et ve sebze kestiğimiz tahtalarda da zararlı mikroorganizmalar üremektedir. Çok yemek yapılan (Ticari faaliyet yapan veya askeriye gibi ) yerlerin mutfakların denetlemesinde et ve sebze kesme tahtaları üzerinden alınan numuneler alınıp bakılarak, temiz olup olmadığı ortaya çıkar. Sirke ile temizleyiniz. Sirkenin içinde asetik asit var. Asit iyi bir dezenfektandır. Sirkenin bir zararı yok.

Benden söylemesiJ